Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13007 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5630 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 23.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2012NUMARASI : 2011/257-2012/320Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket ile aralarında akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesi yapıldığını, şirketin bayilik faaliyetini yürüttüğünü, davalıların maliki olduğu taşınmazın intifa hakkının davacı şirkete verildiğini, davacının taşınmazlarda kalıcı yatırımlar yaptığını, Rekabet Kurulunun düzenlemesi ile intifa hakkının 18/09/2010 tarihinde sona ermesi nedeniyle intifa hakkının terkin edildiğini, ayrıca müvekkilinin sözleşmenin süre sonuna kadar uygulanacağı inancıyla istasyona yaptığı sabit yatırım değeri açısından davalı yanın sebepsiz zenginleştiğini belirterek intifa hakkı terkin harç bedeli 30.824,02 TL'nin dava tarihinden değişen oranlarda avans faizi ve KDV'sinin ve taraflar arasında dikey anlaşmanın tesis edildiği tarihte öngörülen süresinden önce sonlanması nedeniyle istasyon zemin betonu, istasyon bina inşaatı ve bunlarla sınırlı olmamak üzere benzeri mütemmim cüz niteliğinde yapıların ödeme kalemlerinden geçersiz kalan bakiye süreye isabet eden kısmının dava tarihi itibariyle ÜFE ile uygulanıp amortisman uygulanarak güncellenmiş 20.007,49 TL'nin iktisap tarihinden itibaren avans faizi ve KDV'si ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar cevap vermemiştir. Mahkemece; harçlar kanunu gereğince; intifa terkin harcı lehine işlem yapılan tarafından ödenmesi gerektiğinden ve dava konusu taşınmaz dava dışı Osman Başmaya adına kayıtlı olmakla; intifa hakkı terkin bedeline ilişkin davacı talebi yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine; sabit yatırımdan kaynaklı sebepsiz zenginleşme alacağı yönünden ise; sözleşme taraflar arasında yaklaşık 9 yıl uygulanmış olup davacı tarafça yapılan sabit yatırımın mahiyeti nazara alındığında esaslı nitelikte bir tesis inşasına ilişkin olmayıp sözleşme bir gün dahi uygulansa yapılması gerekli ve zorunlu basit nitelikli bayiye destek amaçlı inşaat işlemlerinden olduğu, anılı sabit yatırım maliyetinin sözleşmenin uygulandığı sürede nazara alındığında davacı açısından rantabl olmadığının ileri sürelemeyeceği, dolayısıyla davalılar acısından sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet verecek nitelikte olmadığından davanın terkin harcına ilişkin talep yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, sabit yatırım talebi yönünden davanın esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. Dava, taraflar arasında akdedilen bayilik ve intifa sözleşmesinin Rekabet Kurulu kararı uyarınca normal süresinden önce sona ermesi nedeni ile sözleşmenin normal süresi içinde biteceği inancıyla yapmış olduğu, intifa hakkı terkin harç bedeli ile istasyona yapılan sabit yatırım bedellerinin, sözleşmenin geçersiz kalan süresine tekabül eden kısmının sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davalılardan tahsili istemine ilişkindir.Rekabet Kurulu duyurularında; bayilik sözleşmeleri ve bağlantılı intifa hakkı tanıması gibi ayni hakların rekabet yasağı süresi olan beş yılı fiilen uzatacak şekilde kullanamayacağı, bu tür sözleşmelerin varlığı halinde beş yılı aşan süreler bakımından 2002/2 Sayılı Tebliğ'de tanınan muafiyet koşullarının kalkacağı, 18.09.2005 tarihinden önce yapılmış olan ve süresi beş yılı aşan sözleşmelerin azami hadde indirme ilkesi uyarınca 18.09.2010 tarihine kadar Tebliğ'deki muafiyetten yararlanabileceği ifade edilmiştir. Bu sebeple bayilik verenler, bayi sözleşmeleri ile bunlarla bağlantılı intifa hakkı sözleşmelerini beş yıl ile uyumlu hale getirme zorunluluğu altına girmişlerdir.Bu bağlamda temyize konu uyuşmazlık; Rekabet Kurulu'nun bayilik, intifa/kira sözleşmeleri ile ilgili vermiş olduğu kararlar uyarınca taraflar arasındaki bayilik sözleşme ilişkisinin öngörülen tarihten önce sona ermesi nedeniyle davalıların, davacı aleyhine sebepsiz zenginleşip zenginleşmedikleri noktasında toplanmaktadır.Kural olarak haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.(TBK. m.77) Sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkisinde haklı bir sebep olmaksızın başka bir şahıs aleyhine zenginleşen kimsenin malvarlığında meydana gelen artışın aynen veya nakden iadesi söz konusudur. Her borç ilişkisinde olduğu gibi sebepsiz zenginleşmede de bir borçlu ve bir alacaklı vardır. Sebepsiz zenginleşme ilişkisinin borçlusu, malvarlığı haklı bir sebep olmaksızın başkası aleyhine artan (zenginleşen) kişidir. Sebepsiz zenginleşme hususunun irdelenmesi özel ve teknik bir bilgiyi gerektirmektedir.Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgeler ile tapu kaydının tetkikinden; taraflar arasında 25.10.2004 yılında akaryakıt istasyonu işletme sözleşmesinin yapıldığı İ.. P..'nın maliki olduğu taşınmaz kaydının 472,19 m2'lik kısmı üzerine davacı şirket lehine 12.11.2001 tarihinde 12 yıl müddetle 25.000 TL bedelle intifa hakkı tesis edilmiş olduğu; taşınmazın tamamının 23.01.2009 tarihinde dava dışı O.. B...'ya satıldığı; yine taşınmazda kalıcı teknik yatırımlar yapıldığı, davalıların bedelini ödemeden bunlara da sahip olmak suretiyle sebepsiz zenginleştiklerinin ileri sürüldüğü; mahkemece bu hususta mahallinde keşif yapıldığı bilirkişi tarafından tanzim olunan rapor ile davacı şirketçe yapılan yatırım harcamasının kalan süreye tekabül eden karşılığı olarak talep edilebilecek tutarının 12.876,82 TL olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece; bilirkişi raporunda belirlenen bu miktarların davacı alacağı olarak hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde sabit yatırım talebi yönünden davanın reddine dair hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.