MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki tapu iptali tescil, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ve uyarlama davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı (birleşen davacı) tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 26.01.2016 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı (birleşen davacı) vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davacı (birleşen davalı) vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanununun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmenin başka bir güne bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı (birleşen davalı) vekili dava dilekçesinde, davacı ile davalının 13.5.2012 tarihli inşaat ortaklık sözleşmesi yaptıklarını, sözleşme ile ...'da ki davaya konu inşaatlara ortak olduklarını, yine sözleşmenin 2. maddesi gereğince davacıya verilecek dairelerin tapu kayıtlarında bulunan ipoteklerin temizleneceği ve bu şekilde devir edileceğinin taahhüt edildiğini, davalının bu taahhütlerini yerine getirmediğini, bu sebeple sözleşmenin 2. maddesi gereğince açıklanan taşınmazların davalı üzerindeki tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, bu mümkün değilse parasal değerinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı (birleşen davacı) ise, birleşen davasında, davacı (birleşen davalı) nın sözleşmeden kaynaklı taahhütlerini yerine getirmediğini, müzayaka halinde dava konusu sözleşmeyi imzaladığını, bu sözleşmedeki edimler arasında açık bir orantısızlık bulunduğunu, bu nedenle de iptalinin gerektiğini ileri sürerek, sözleşmenin feshine, bunun mümkün olmaması durumunda ise, sözleşmeye kendi lehine bazı şartların konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; asıl dava yönünden açılan davanın kabulüne, ... İli, ... İlçesi, ... 5003 ada, 17 parselde kayıtlı arsa üzerindeki binanın 2.bodrum olan bağımsız bölümün, ..., .... 7936 ada 17 parselde kayıtlı arsa üzerindeki binanın 1.bodrum olan 1 no'lu bağımsız bölümün, mesken, çatı piyesi niteliğindeki 3.kat 10 no'lu bağımsız bölümün davalı ... adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı ... adına tapuya tesciline,Birleşen .... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/267 Esas sayılı dosyası yönünden birleşen davanın reddine karar verilmiş, verilen hüküm süresi içinde davalı(birleşen davacı) tarafından temyiz edilmiştir.1-Asıl dava yönünden;Davacı ve davalı dava dışı ...'a ait taşınmaz üzerine yapılacak inşaatın birlikte ortak olarak yapılması konusunda aralarında 13.05.2012 tarihli inşaat ortaklık sözleşmesi düzenlemişlerdir. ... bu sözleşme ile 5003 ada 17 parselde yapmış olduğu inşaatlardan tapuları adına olan ... İlçesi ... Mah. 7936 ada 17 parseldeki mesken niteliğinde olan 20/380 arsa paylı 1. Bodrum 1 nolu bağımsız bölüm ile mesken-çatı piyesi niteliğinde 40/380 arsa paylı 3. kat 10 no'lu bağımsız bölüm ile 5003 ada 17 parseldeki 3. Bodrum katta odası olan mesken niteliğinde 2750/38897 arsa paylı 2.Bodrum 2.bağımsız bölümlerin tapularını, tapu kayıtlarında hiçbir kayıt olmadan ...'a devir edeceğini beyan etmiştir.Sözleşme ile taraflar inşaat ortaklığının tasfiyesinin ne şekilde yapılacağını kararlaştırmış ise, tasfiyenin de bu sözleşme hükümleri doğrultusunda yapılması gerekir. Mahkemece de bu doğrultuda karar verilmiştir.Ancak, TMK 705, BK 213(TBK 237) Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanunu 60.maddeleri gereği taşınmaz satışına ilişkin sözleşmelerin resmi şekilde yapılması gerekir. Tarafların aralarında düzenledikleri sözleşme resmi şekilde düzenlenmediği için geçersiz olup, bu sözleşme ile taşınmaz mülkiyetinin adi ortaklığın tasfiyesi yolu ile dahi devri mümkün değildir. Bu nedenle sözleşme uyarınca davacı ancak sözleşmede belirtilen taşınmazların bedelini davalıdan isteyebilir.Davacı da dava dilekçesinde terditli olarak tescilin mümkün olmaması durumunda taşınmazların bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu taşınmazların bedellerinin dava tarihi itibariyle değerlerinin uzman bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesinden sonra, belirlenecek bedellerin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu tescile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu nedenle açıklanan gerekçe ile davanın BOZULMASINA,2-Birleşen dava yönünden; Mahkemece; davanın reddine karar verilmesi doğru ise de, birleşen davaya ilişkin kararın gerekçe bölümünde, adi ortaklığın tasfiyesinin her zaman dava edilebileceği belirtilmiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere; taraflar, aralarında yapmış oldukları 13 Mayıs 2012 tarihli sözleşme ile, aralarındaki inşaat ortaklığını tasfiye ettikleri ve tasfiye sözleşmesine göre asıl davada hüküm kurulduğu halde, birleşen davada dava konusu ...'deki inşaat ortaklığı nedeniyle tekrar tasfiyeye gidilmesi mümkün olmadığından birleşen davaya yönelik bu gerekçe hatalı ise de karar sonuç itibariyle doğrudur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl dava yönünden temyiz olunan kararın yukarıda 1.bendde açıklanan nedenle davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 2.bendde açıklanan nedenlerle sonucu itibariyle doğru olan birleşen davaya yönelik hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı (birleşen davacı) taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin davacıdan (birleşen davalıdan) alınıp davalı (birleşen davacı) tarafa verilmesine ve 29.20 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 09.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.