Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1290 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15873 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KARAMAN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/05/2013NUMARASI : 2012/500-2013/303 Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin abonesi olduğunu, elektrik faturalarının ödenmemesi sonucu davalı aleyhine Karaman 1.İcra Müdürlüğünün 2012/2060 Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, davalı borçlunun icra takibine konu toplam 32.549,35 TL'ye ve ferilerine itiraz ettiğini öne sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirkete hiçbir borcu olmadığını, davalının yurtdışında yaşadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, tahakkuk döneminde davalının yurtdışında yaşadığı, elektrik abonesinin bulunduğu dükkan mahiyetindeki yerin uzun süredir kullanılmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı temyiz etmiştir. Somut olaya gelince; 02.02.2006 ile 18.10.2011 tarihleri arasında tüketilen elektrik bedelinin tahsili amacıyla davacı kurum tarafından davalı aleyhine takip başlatılmıştır. Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davalının yurtdışında yaşadığı, söz konusu elektrik abonesinin bulunduğu dükkan mahiyetindeki yerin uzun süredir kullanılmadığı açıklanmış, mahkemece bu rapor benimsenerek karar verilmiştir. Mahkemece dinlenen tanıklar da işyerinin tahakkuk dönemine ilişkin sürede boş olduğunu doğrulamışlardır. Dava konusu abonelikte tahakkuk döneminde takılı sayaca ilişkin sayaç inceleme raporunda, sayaçta mekanik hata bulunmadığı ve sayacın doğru çalıştığı açıklanmıştır. Uyuşmazlık; davacının aboneliğinin bulunduğu yerde elektrik kullanılmasından dolayı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İşyerinde elektrik kullanımdan dolayı fiilen kullanan kişinin haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak bu sorumluluk davacı olan abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Fiilen elektrik kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, sayaç inceleme raporunda sayacın doğru çalıştığının bildirilmesi de dikkate alındığında, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kullanıma sebebiyet veren abone davacının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davacının davalı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınması, davacının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.