Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 129 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20441 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : UZUNKÖPRÜ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/07/2013NUMARASI : 2013/261-2013/455 Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacılar vekili dilekçesinde; mirasbırakan H.. S.. 'in 11.12.2007 tarihli vasiyetnamesini, oğlu Ş.. S..’in korkutması ve zorlaması sonucunda düzenlediğini, diğer taraftan vasiyetnamenin düzenlenmesinde tanık olarak yer alan kişilerin Ş.. S..’in avukatı ve sekreteri olması sebebiyle kanunda öngörülen şekillere uyulmadığını ileri sürerek; vasiyetnamenin iptaline, bunun mümkün olmaması halinde ise vasiyetnamenin tenkisine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın reddine dair verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 26.09.2012 günlü ve 2012/8984 E.-19910 K. sayılı ilamıyla "...vasiyetnamenin mirasbırakana manevi ikrah altında yaptırıldığı sabit olduğundan vasiyetnamenin iptali isteminin kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır" gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma ilamına uyan mahkemece, davanın kabulü ile vasiyetnamenin iptaline dair verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak HGK. nun 13.03.1996 günlü ve 1996/2-6 E. 1996/154 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, vasiyetnamenin iptali davasında ayna taalluk eden bir ihtilaf mevcut değildir. Bu nedenle de belirlenmesi gereken yön, dayanılan kişisel hakkın bulunup bulunmadığı ve vasiyetnamenin geçerli olup olmadığının tesbitinden ibarettir. Buna bağlı olarak da, yalnızca vasiyetnamenin geçerliliğinin tesbiti istemine yönelik olarak açılan davada, verilecek kararın eda isteğini içermediği gözetilerek maktu harca tabi olduğunun kabulü icabeder. Ayrıca; vasiyetnamenin iptali davasının yukarıda açıklanan özelliğinin bir diğer sonucu da, dava lehine sonuçlanan taraf yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesidir. Bu durumda mahkemece; davanın kabulü nedeniyle maktu karar ve ilam harcının davalı tarafdan tahsiline ve davacı taraf yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile vasiyetnameye konu olan taşınmazların dava tarihindeki değeri üzerinden hesaplanan nisbi karar ve ilam harcının davalı taraftan tahsiline ve yine aynı değer üzerinden davacı taraf lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.