MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının oğlu olduğunu, davacının ... Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi olduğunu, anne ve davalı babası arasındaki boşanma davasının devam ettiğini belirterek, aylık 750 TL yardım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında; davacının ihtiyaçlarını karşıladığını, davacının annesinin de katılım yükümlülüğü olduğu, talep edilen nafakanın davalının yoksullaşmasına neden olacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.Mahkemece, davacıya ait ev ve dükkan hissesi bulunduğu, annesinin calıştığı ve ondan da maddi destek alabileceği, kendisinde bulunan bir araçla okula gidip geldiği, maddi durumunun nafaka talep edebilecek derecede kötü olmadığı ve davalının da ekonomik yetersizliği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.Türk Medeni Kanununun 364/1 maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365.maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.Türk Medeni Kanunu'nun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.Hukuk Genel Kurulu'nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların baba oğul oldukları, davacının üniversitede eğitim gördüğü, üzerine kayıtlı 1/3 hisseli ev ve dükkan kaydı olduğu, davalı babanın çiftçilik yaptığı, üzerine kayıtlı 150 dönüm tarla, traktör ve otomobil olduğu, emekli maaşı aldığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte mahkemece, davacının üzerine kayıtlı ev ve dükkan hissesinden geliri olup olmadığı ve davalının da çiftçilik ve emekli maaşı geliri belirlenmeden karar verildiği görülmüştür.Öyle ise mahkemece, tarafların ekonomik ve sosyal durumunun ayrıntılı bir şekilde araştırılıp tespit edilmesinden sonra, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, davacının üniversitede öğrenim gördüğü nazara alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.