Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12892 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5572 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/12/2013NUMARASI : 2012/246-2013/635Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine aboneliği dava dışı kişi adına kayıtlı işyerinde (bar) kaçak su kullanıldığı iddiası ile kaçak su tutanağı düzenlediğini, tahakkuk ettirilen kaçak su bedelinin tahsili için icra takibi başlattığını, müvekkilinin kaçak su kullanmadığını ileri sürerek, söz konusu takibe konu borçtan dolayı müvekkilinin davalıya 21.162,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının kaçak su kullandığının kaçak su tutanağı ve fotoğraflarla tespit edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahmemece; iddia, savunma, ve dosya kapsamına göre, davaya konu kaçak su kullanım tutanağının tutulduğu işyerinin davacıya ait olmadığı ve davacı tarafından işletildiğinin davalı tarafça somut delillerle kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara 28. İcra Müdürlüğü'nün 2010/10156 sayılı icra dosyası ile davacı hakkında girişilen icra takibine konu alacaktan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.Alacak davalarında davalı olma sıfatı, alacağın borçlusuna, haksız fiillerde zarar sorumlularına, itirazın iptali davalarında ise hakkında takip yapılan ve itiraz etmesi nedeniyle hakkındaki takip kısmen yada tamamen duran borçluya aittir. Borçlu veya zarar sorumluları dışında üçüncü bir kişiye karşı dava açılması durumunda davanın sıfat yokluğu, bir başka deyişle husumet yönünden reddine karar verilmesi zorunludur.Somut olaya gelince; davalı görevlilerince düzenlenen 22/02/2010 tarihli kaçak su tutanağında, davacının işlettiği işyerinde kaçak su kullandığı belirtilmiştir. Davalı, söz konusu kaçak su kullanma tutanağını dayanak göstererek Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2010/10156 sayılı dosyası ile 20.628,302 TL asıl alacak, 534,08 TL işlenmiş faiz olmak üzere toplam 21.162,38 TL'den oluşan alacağın tahsili amacıyla davacı aleyhine icra takibinde bulunmuştur. Davacı, kaçak su tutanağına konu işyeri ile bir ilgisinin bulunmadığını savunmuştur. Yargılama sırasında dava konusu yerde kimin ve hangi tarihten itibaren faaliyette bulunduğu araştırılmadan suyun davacı tarafından kullanılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece davaya konu yerde ve tutanak tarihinde davacının faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunuyor ise faaliyetin hangi tarihten itibaren başladığı ilgili Ticaret Odası Başkanlığı, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Vergi Dairesi Müdürlüğü, Belediye Başkanlığı ve diğer kurumlardan sorularak saptanması, resmi kayıtlar ve kira kontratı celp edilerek öncelikle husumet sorunu çözümlendikten sonra davanın esasına yönelik hüküm oluşturulması, davacı tarafın fiili kullanıcı olduğunun tespiti halinde ise, dosya uzman mühendis bilirkişilerin de bulunduğu heyete verilerek davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak su bedelinin hesaplanması için rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.