Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12890 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19733 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tesbit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı kurum tarafından müvekkili aleyhine 21.000,00 TL elektrik borcu olduğu iddiasıyla ... 13. İcra Müdürlüğünün 2014/24004 E. sayılı dosyası ile takip yapıldığını, borçtan dolayı müvekkilinin elektriğinin kesildiğini belirterek, 3626410 numaralı aboneden dolayı davacının davalıya borçlu bulunmadığına, haksız ve kötüniyetli icra takibi yapan davalı aleyhine % 20'den aşağı olmamak üzere tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece; uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerektiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle, temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit talebiyle açılan iş bu davada, Ticaret Mahkemesi'nin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Dosya kapsamından; taraflar arasındaki 3626410 nolu ticarethane grubu ve tarifesi niteliğindeki abonelik sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından abonelikten kaynaklanan elektrik borcu için işbu menfi tespit davasının açıldığı; davanın, 6335 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK'nın 4. ve 5. maddelerinin yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra Ticaret Mahkemesinde açıldığı anlaşılmaktadır. Anılan Yasanın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmasının gerekli ve yeterli olduğu belirtilmiş; müteakip 5. maddesinde ise, “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.Eldeki dosyada ise, taraflar arasındaki ticari nitelikteki abonelik sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit davasına ilişkindir. Bu duruma göre uyuşmazlığın çözümü Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi içerisindedir.Hal böyle olunca; mahkemece, işin esasına girilmesi gerekirken görevsiz olduğundan bahisle, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.