Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12882 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16102 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine kaçak elektrik kullandığından bahisle icra takibi başlatıldığını, davacının kaçak elektrik bedeli ve bedelsiz elektrik kullanımından dolayı hiçbir borcu bulunmadığını belirterek, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 8.042,46 TL kaçak elektrik bedeli ile bu icra dosyalarına işleyen faiz ve ferilerinden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında; davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunu, davacının ceza dosyalarında kaçak elektrik kullanımı nedeniyle mahkumiyet aldığını, kaçak elektrik kullanımının sabit olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir..Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile ... 5.İcra Müdürlüğü 2010/21040 E. sayılı dosyasında 669.84 TL asıl alacak gecikme faizi 58.34 TL, KDV 10.50 TL toplam 738,68 TL, ... 7.İcra Müdürlüğü 2012/14014 E.sayılı dosyada 369.66 TL asıl alacak gecikme faizi 4.83 TL, KDV 0.87 TL toplam 375,36 TL, ... 8.İcra Müdürlüğü 2012/10331 E.sayılı dosyada 1.960.09 TL asıl alacak gecikme faizi 46.65 TL, KDV 8.40 TL toplam 2.015,14 TL borçlu olduğunun tespitine, belirtilen dosyalarda yukarıda borçlu olduğu tesbit edilen miktarların dışında kalan takip konusu edilen miktarlar yönünden borçlu olmadığnın tesbitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-)6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.6335 Sayılı Kanun'un 2.maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 1.maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re'sen incelenir.Somut olayda; davacı ile davalı arasında abonelik sözleşmesinin bulunmadığı, davalının tacir ve ticarethanesi ile ilgili olmasına rağmen davacının tacir sıfatının bulunmadığı davaya konu meskende davalının, idareye kayıtlı olmayan sayaçtan kaçak elektrik kullandığı anlaşıldığından, davanın ticari dava tanımına uymadığı açıktır.O halde, uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevi içerisindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.Hal böyle iken mahkemece; uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.2-) Bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazlı bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığı, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.