MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki nafaka alacağının tesbiti ve tahsili davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm davalı tarafça temyiz edilmiş, hükmün duruşmalı olarak incelenmesi taraflarca istenilmekle; daha önceden belirlenen 12.05.2015 tarihinde duruşma icra edildikten sonra nevakısın giderilmesi bakımından dosya mahalline geri çevrilmiş, bu kez dava dosyası yeniden gelmekle; belli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; taraflar arasında görülen boşanma davasında müvekkili için 1 Temmuz 2001 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 785 TL yoksulluk nafakasına ve bu nafakanın altı ayda bir TÜFE artış oranında artırılması suretiyle her ayın 7. gününe kadar müvekkilinin bankadaki hesabına yatırılmasına karar verildiğini, emekli icra müdürü tarafından haricen yapılan hesaplamada 2013 yılı Ağustos ayında nafakanın 16.819,52 TL'ye ulaştığının belirlendiğini, ayrıca müşterek çocuk tarafından davalı aleyhine açılan nafaka davasında davalının çocuk için yaptığı ödemeleri davacının banka hesabına yatırdığını bildirdiğini ileri sürerek; boşanma ilamına göre davalının dava tarihi itibariyle ödemekle yükümlü olduğu aylık nafaka miktarının tesbiti, ilamda yer alan müvekkili hesabına nafaka olarak davalı tarafından yatırılan paralar ile nafaka dışında yatırılan paraların hukuki değerlendirmesinin yapılarak davalı tarafın nafaka borcunun tespiti ile davalıdan iş bu nafakanın tahsilini istemiş, 08.04.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile aylık nafakının güncel değerinin 18.123,07 TL olarak tespiti ve 1.125.862,68 TL nafaka alacağı, 483.540,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.609.402,87 TL alacağın davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, hüküm altına alınan nafakayı altı ayda bir TÜFE artış oranı üzerinden artırarak davacının banka hesabına yatırdığını, bazı aylarda ise davacının talebi nedeniyle nafaka tutarından fazla ödeme yapıldığını, ancak davacı tarafından 12 yıllık nafakanın ödenmediğinden bahisle başlatılan takibe karşı yapılan şikayet nedeniyle ... 16.İcra Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda, müvekkilinin ödemesi gereken nafaka tutarından fazlasını yatırdığı gerekçesi ile takibin iptaline karar verildiğini, anılan kararın halihazırda kesinleşmediğini, nafakanın altı ayda bir TÜFE artış oranında artırılmasında, önceki TÜFE oranı ile altı ay sonraki TÜFE oranı arasında meydana gelen farkın uygulanması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, 08.04.2014 tarihli kök ve 01.09.2014 tarihli ek bilirkişi raporları esas alınmak suretiyle davanın kabulüne, boşanma ilamı gereği davacı için davalı tarafından ödenen nafakanın Ocak 2014 itibariyle aylık güncel değerinin 18.123,07 TL olarak tespitine, 1.125.862,68 TL birikmiş nafaka ve 483.540,19 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.609.402,87 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davada, boşanma davasında hüküm altına alınmış olan yoksulluk nafakasının artış oranı ile ulaştığı miktarın ve buna bağlı olarak ödenmeyen nafaka alacağının tesbiti ile tahsili istenmiştir.Bilindiği üzere, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan TÜFE artış oranları; aylık değişim oranı, bir önceki yılın aralık ayına göre değişim oranı, geçen yılın aynı ayına göre değişim oranı ve oniki aylık ortalamalara göre değişim oranı olmak üzere, yıllık bazda belirlenmektedir. Taraflar arasında görülen boşanma davasında verilen ilamda ise; davacı kadın lehine 1 Temmuz 2001 tarihinden geçerli olmak üzere aylık 785.000.000 TL (yeni 785 TL) yoksulluk nafakasına ve bu nafakanın altı ayda bir TÜFE artış oranında artırılması suretiyle her ayın 7. gününe kadar davacının ... Şubesindeki hesabına yatırılmasına karar verilmiştir. Buna göre, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası; 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren, altı aylık değişim oranları esas alınmak suretiyle belirlenmelidir.Somut olayda; istem üzerine TÜİK tarafından TÜFE'ye göre hesaplanan altı aylık değişim oranları ve nafakanın bu değişim oranlarına göre yapılan artış sonucunda ulaştığı tutarlar, 23.05.2014 tarihli yazı ile mahkemeye bildirilmiştir.Ne var ki, hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporunda; TÜİK tarafından bildirilen değişim oranları ve bu oranlara göre belirlenmiş olan nafaka tutarları dikkate alınmamış, aksine her yılın ocak ve temmuz ayları için oniki aylık ortalamalara göre belirlenmiş olan değişim oranları esas alınmak suretiyle hesaplama yapılmıştır. Rapor, bu haliyle hüküm vermeye yeterli değildir.3-Davaya konu boşanma ilamında, nafaka ödemelerinin davacının ... Şubesindeki hesabına yapılmasına karar verilmiştir. Anılan hüküm karşısında, davalı nafaka yükümlüsü tarafından davacının banka hesabına yapılan ödemelerin, nafaka borcuna mahsuben yapıldığının kabulü gerekir.Ne var ki, dava dışı müşterek çocuk tarafından ... 18.Aile Mahkemesinde) açılmış olan yardım nafakası davasına davalı (baba) tarafından verilen cevap dilekçesinde; banka şubesindeki hesaba, davaya konu yoksulluk nafakası yanında, müşterek çocuk için de ayrıca ödeme yapıldığı bildirilmiştir.Bu halde; boşanma ilamı ve davalının yardım nafakası davasındaki beyanı gözetilerek, öncelikle davacının banka hesabına yapılmış olan ödemeler hususunda gerekirse taraflardan açıklama istenilerek, davalı tarafından yapılan ödemelerin niteliğinin (nafaka ve müşterek çocuk için) ayrı ayrı tespit edilmesi, sonrasında ise ulaşılacak sonuç çerçevesinde nafaka alacağı hakkında hüküm tesis edilmesi gerekir. Somut olayda ise; kök ve ek raporları hazırlayan bilirkişi kurulu, davalının cevap dilekçesini yanılgılı değerlendirmiş ve tüm ödemelerin müşterek çocuk için yapıldığını, davalı tarafça hesaba nafaka nedeniyle ödeme yapılmamış olduğunu bildirmiştir. Mahkemece, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile hazırlanmış bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı için takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.