MAHKEMESİ : POLATLI 2. ASLİYE HUKUK(TİCARET) MAHKEMESİTARİHİ : 26/11/2013NUMARASI : 2012/165-2013/439Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. S.O. B. geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı vekili Av. M. B. geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili şirketin, akaryakıt, LPG ve madeni yağ ürünlerinin bayiler ve satış noktaları vasıtasıyla toptan ve perakende olarak, satış ve pazarlanması işi ile iştigal ettiğini; bu kapsamda, davalı ile bayilik sözleşmesi ve intifa sözleşmesi yapıldığını, intifa resmi senedi ile 12 yıl süreli intifa hakkı verildiğini ve daha sonra 4 yıl daha uzatılarak 16 yıla çıkartıldığını; ancak, Rekabet kurumu tarafından düzenlenen tebliğ gereği (5 yılla sınırlandırıldığından) 18.09.2010 tarihi itibari ile sürenin sona erdiğini; iş bu sebeple müvekkili şirketin ödediği(intifa ve kalıcı teknik yatırım bedelleri) meblağları, davalı açısından sözleşmenin geçersiz kılındığı süre olan 18.09.2010 tarihi sonrası dönem için sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını iddia ederek; intifa hakkı, bayilik hizmet bedeli ve kalıcı teknik yatırımları için ödenen bedelin dava tarihine kadar güncellenmiş değeri olan 98.094,10 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerriüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle yetkisizlik ve husumet itirazında ve zamanaşımı definde bulunmuş; esası bakımından da davanın reddini istemiştir.Mahkemece; "....Somut olayımızda taraflar arasındaki 01/09/2004 başlangıç tarihli ve 12 yıl süreli intifa hakkına ilişkin bayilik sözleşmesinin 18/09/2005 tarihinden önce akdedilmiş olması nedeniyle 18/09/2010 tarihine kadar grup muafiyeti kapsamında olduğu ve bu tarihe kadar üzerinde intifa tesis edilen ve işletme sözleşmesi gereğince davacının bayisi tarafından petrol istasyonu olarak kullanılmakta olan gayrimenkul üzerine davacı tarafça yapıldığı bildirilen kalıcı teknik yatırımların işletme sözleşmesinin bir gereği olarak sözleşmenin süresine bakılmaksızın yapılması gereken yatırımlar olduğu, zira sözleşmenin ifa edilebilmesi için her halükarda bu kalıcı teknik yatırımların davacı tarafça yapılması gerektiği anlaşılmakla 01/09/2020 tarihinde sona eren üzerinde intifa hakkı tesis edilen petrol istasyonuna davacı tarafça yapıldığı bildirilen kalıcı teknik yatırımların bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca davalılardan tahsili istemine ilişkin kalemin yerinde olmadığı anlaşılmış, aynı zamanda rekabet kurulunun internette yayınlanan 12/03/2009 tarihli duyuru davacının bayinin ve intifa hakkı tanıyan malikin sebepsiz zenginleştiğini kesin olarak öğrendiği tarih olup bu tarihten itibaren davanın bir yıl içinde açılması gerektiği, somut olayımızda davanın 19/09/2011 tarihinde açıldığı, davalı tarafın süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunduğu görülmekle davanın reddine karar verilmiş, yasa yolundaki ilgili yargıtay dairesi gerekçeli karar ile düzeltilerek vicdanen aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur, gerekçesiyle" davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.Davacı taraf dava dilekçesinde, intifa hakkının süresinden önce sona ermesi nedeniyle(18.09.2010 ile 01.09.2020 tarihleri arası için), intifa hakkına karşılık ödenen meblağların ve bayilik sözleşmesi kapsamında yapılan kalıcı yatırımlar için ödenen bedelin dava tarihine kadar güncellenmiş değerini talep etmiştir. Temyiz dilekçesin de ise, taleplerinin bayilik sözleşmesi kapsamında yapılan kalıcı yatırımlara yönelik bulunmadığını, sadece davalı şirkete ödenen bayilik hizmet bedelinin kullanılmayan intifa süresi yönünden denkleştirici adalet ilkesi çerçevesinde iadesi talebi olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece, öncelikle yapılacak iş; HMK'nın 31.maddesi gereğince, davacı taraftan taleplerinin ne olduğunun açıklanmasını istemek, taleple bağlı kalınarak inceleme ve araştırma yapmak olmalıdır. Bu nedenle, mahkemece, intifa tesis edilen ve işletme sözleşmesi gereğince davacının bayisi tarafından petrol istasyonu olarak kullanılmakta olan gayrimenkul üzerine davacı tarafça yapıldığı bildirilen kalıcı teknik yatırımların işletme sözleşmesinin bir gereği olarak sözleşmenin süresine bakılmaszın yapılması gereken yatırımlar olduğu anlaşılmıştır, gerekçesiyle, davanın reddine ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Öte yandan, davada; intifa hakkı tesisine(süresinden önce feshine) dayalı alacak talep edilmektedir. Bu halde, zamanaşımı süresi, mahkemenin gerekçesinde belirttiği gibi bir yıl olmayıp, on yıldır. Mahkemenin, davacının bayinin ve intifa hakkı tanıyan malikin sebepsiz zenginleştiğini kesin olarak öğrendiği tarihten itibaren davasını bir yıl içinde açmadığından bahisle, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin kararında isabet bulunmamaktadır.Taraflar arasında düzenlenen intifa hakkı ile ilgili resmi senete göre, davalı B.. T..'in dava konusu taşınmazın intifa hakkını toplam 16 yıl süre ile davacıya devretmiş olduğu anlaşılmaktadır. Sebepsiz zenginleşme BK'nun 61-66.maddeleri (TBK'nun 72-78.maddeleri) gereğince, bir kimsenin malvarlığının geçerli(haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin malvarlığı aleyhine çoğalması(zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun malvarlığında bir başkasının aleyhine olarak zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Sebepsiz zenginleşme kurumunun en temel özelliği şahsilik prensibi gereğince kime karşı zenginleşme olduysa ona karşı talepte bulunulması gerekir.Somut olayda, davalı B.'ın bedelini alarak taşınmazın intifa hakkını 16 yıl boyunca davacıya devrettiğinin anlaşılmasına göre, süresinden önce sözleşmenin sona ermesi nedeniyle, kalan süre yönünden davalının bir zenginleşmesinin olacağı muhakkaktır.O halde, mahkemece; işin esasına girilip, taraf delillerinin toplanması ve varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm tesis doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.