Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12734 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 14662 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesi ile; murisin davacı yararına vasiyette bulunduğunu, davacının murisin gelini olduğunu,daha önce açılan vasiyetnamenin iptali davasının reddedildiğini, tenkis bedelinin ödendiğini ileri sürerek; vasiyet edilen taşınmazlardaki muris payının iptali ile payların davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ... cevap dilekçesi ile; davanın zamanaşımına uğradığını, esastan da reddi gerektiğini belirtmiştir.Davalılar ..., duruşmadaki beyanlarında da; davanın zamanaşımına uğradığını belirtmişler, davacı vekili ise aynı duruşmadaki beyanında süresinde yapılmayan zamanaşımı definin savunmanın genişletilmesi olduğunu, kabul etmediklerini belirtmiştir.Mahkemece; Türk Medeni Kanunu'nun 602. Maddesi uyarınca vasiyet alacaklısının dava hakkının ölüme bağlı tasarrufu öğrenmesinden veya muaccel olma tarihi üzerinden 10 yıl sonra zamanaşımına uğradığı, davanın 3 Haziran 2014 tarihinde açıldığı gerekçesi ile davalıların zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosya kapsamından, 14/10/1996 tarihli vasiyetname ile vasiyet eden ... 'ın taşınmazlardaki payını davacı gelinine vasiyet ettiği, vasiyetnamenin açılması davasının 03/12/1999 tarihinde karara çıktığı, 30/06/ 2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Vasiyet eden ...'ın 1999 yılında vefat etmesi nedeniyle 743 sayılı MK.nun 580.maddesine göre (aynı düzenleme 4721 sayılı TMK.nun 602.maddesinde yer almaktadır.), “Vasiyet alacaklısının dava hakkı ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” denilmektedir. 4721 sayılı TMK'nun 514.maddesine (MK.nun 461.maddesi) göre mirasbırakan tasarruf özgürlüğü sınırları içinde malvarlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ile tasarrufta bulunabilir.Vasiyet, genellikle ivazsız bir tasarruftur. Vasiyet alacaklısı, mirasbırakanın külli halefi olmayıp, cüzi halefi olduğu için vasiyet olunan mal üzerinde doğrudan hak kazanması mümkün değildir. Vasiyet alacaklısının alacak hakkının hukuki sebebi olan vasiyet her ne kadar mirasbırakanın sağlığında yapılıyorsa da, bu bir ölüme bağlı tasarruf olduğundan, vasiyet alacağı ancak mirasbırakanın ölümü ile doğar. Vasiyet alacaklısı, kendisine vasiyet edilen şey üzerindeki mülkiyet hakkını ancak bu malın vasiyetin yerine getirilmesi (tenfizi) yoluyla kendisi adına tescili sonucunda kazanır. Vasiyetnamenin tenfizi davası, vasiyeti yerine getirme görevlisi varsa ona, yoksa yasal veya atanmış mirasçılara karşı açılır.Vasiyetname usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar.Vasiyetnamenin tenfizi ve buna bağlı olarak tapu iptal ile tescil davası vasiyetnamenin açılıp okunduğu, itiraza uğramadan veya itiraz edilmiş ise itirazların reddedilmesi sonucunda kesinleştiğine dair bir tespit davasıdır.Davada, vasiyetnamenin açılıp okunması davasının kesinleşme tarihinden itibaren davalıların vasiyetname ile ilgili iptal davası açmaları için 1 yıllık hak düşürücü süre geçmeden, başka bir deyişle vasiyetname kesinleşmeden ve infaz edilebilir olmadan mahkemece; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Ayrıca, somut olayda, yalnızca davalı ... süresinde verdiği cevap dilekçesi ile zamanaşımı definde bulunduğu halde tüm davalılar zamanaşımı definde bulunmuş gibi davanın tüm davalılar yönünden zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi de isabetli değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.