Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12708 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8130 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : KORKUTELİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/09/2013NUMARASI : 2008/388-2013/434Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. T. Ö.geldi. Aleyhine temyiz olunan davalı ve vekili gelmedi. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davalılardan Adnan'ın yüklenici, diğer davalıların ise arsa sahibi olduklarını, davalıların aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını, davacının davalı yükleniciden kendine düşen dairelerden 3 adedini satın aldığını, ancak tapu devrinin gerçekleşmediğini beyan ederek, taşınmazların adına tapuya tesciline, bu mümkün olmadığı takdirde rayiç değerlerinin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, ayrıca dairelerin belirtilen tarihte teslim edilmemesi nedeni ile uğranılan kira kaybı karşılığı şimdilik 20.000 TL'nin davalı yükleniciden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile; taşınmazların 3.kişiye satılması neticesinde taşınmazların rayiç değerleri ile, kira kaybının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Arsa sahibi olan bir kısım davalılar savunmalarında; yüklenicinin edimini sözleşmeye göre yerine getirmesi durumunda hak edeceği tapuların davacı tarafa satılmasına bir diyeceklerinin olmadığını, bu davanın açılmasına kendilerinin sebebiyet vermediklerini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Mahkemece, davanın davalı arsa sahipleri yönünden husumet nedeni ile reddine, davalı yüklenici Adnan yönünden ise, esastan reddine karar verilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, geçersiz satış sözleşmesi nedeni ile verilenlerin iadesi talebine ilişkindir.Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli(haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır.Taşınmazın devrine ilişkin, TMK'nun 705, BK'nun 213(TBK'nun 237), Tapu Kanunu 26, Noterlik Kanununun 60.maddeleri gereğince ve HGK'nun 15.11.2000 tarih, 2000/13-1612 E, 2000/1704 K.sayılı kararı ile taşınmazın devrine ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadıkça geçersizdir.Somut olayda, davacı tarafından davalıdan harici sözleşme ile satın alınan dairelerin karşılığı olarak bir bedel ödenmemiş, bunun yerine davacının 3. şahıs kooperatiflerdeki hisselerinin davalı yükleniciye devredileceği hususu kararlaştırılmıştır.Davadaki birinci uyuşmazlık, bu kooperatif hisselerinin davalı tarafa devir edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. İkinci uyuşmazlık ise, davalı arsa sahiplerine karşı davalı yüklenicinin borcunun henüz şahsi hak düzeyinde olup, ayni hakka dönüşeceği noktasındadır.Somut olayda taraflar arasındaki taşınmaz satışına ilişkin sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılmış olması nedeniyle geçerli bulunmadığından dolayı, davanın reddine ilişkin kararda mahkemece alacağın temliki nitelendirilmesi yapılmasının da herhangi bir bağlayıcılığı yoktur.Öyle ise mahkemece; bu hususlar dikkate alınarak, kooperatif hisselerinin davalı yükleniciye devir edilip edilmediği üzerinde durularak, taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olmasına göre, "herkes aldığını geri verir" değerlendirmesi yapılarak, davanın bu yönü ile dinlenme olanağı bulunduğu kabul edilip tarafların tüm delilleri toplanıp yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.