Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 1265 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8850 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/11/2013NUMARASI : 2011/6-2013/464Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin ticarethane abonesi olduğunu, elektrik fatura bedelinin ödenmemesi sonucu davalı aleyhine icra takibine başlandığını, davalı borçlunun icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini öne sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile, takibin 2.045,73 TL asıl alacak ve faizi üzerinden devamına karar verilmiştir.Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.Somut olaya gelince; 13.11.2008 ila 07.01.2010 tarihleri arasında tüketilen elektrik bedelinin(2010/03 dönemi endeks esaslı ek tahakkuk) tahsili amacıyla davacı kurum tarafından davalı aleyhine takip başlatılmıştır. Mahkemece bilgisine başvurulan mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Rapor düzenleyen bilirkişilerin elektrik tüketim bedeli hesabı konusunda uzman olmadığı bu nedenle bilirkişi olarak dinlenemeyeceği kuşkusuzdur. Uzman bilirkişi tarafından, davalının ödemesi gereken elektrik bedelinin denetime elverişli bir şekilde hesaplanması gerekir. Öte yandan raporda, aboneliği devam eden davalının sadece fiili kullanıcı olduğu döneme ilişkin hesaplama yapılmıştır. İşyerinde elektrik kullanımdan dolayı fiilen kullanan kişinin haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak bu sorumluluk davalı olan abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Fiilen elektrik kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kullanıma sebebiyet veren abone davalının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir.Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle dava dosyasının elektrik tüketim hesabı konusunda uzman olan mühendislerin de aralarında bulunduğu üç kişilik bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davacının davalı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve sözleşme hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 22.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.