Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12645 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12349 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; tarafların ... Aile Mahkemesinin 2010/1314E-2012/963K sayılı ilamı ile boşandıklarını, davalının müvekkilini Aralık 2010’da müşterek çocukları ile birlikte çeşitli hakaretler ve suçlamalarla arabasına zorla bindirerek müvekkilinin Kütahya'daki ailesinin evinin önüne sadece üzerilerindeki kıyafetlerle bırakıp gittiğini, müvekkilinin kişisel eşyaları da dahil ziynet eşyalarının davalıda kaldığını iddia ederek ziynet eşyalarının aynen iadesini olmazsa bedelinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; tarafların ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/433E-461K sayılı dosyası ile protokollü boşanma davası açtıklarını, tarafların kararın kesinleşmesinden sonra tekrar evlendiklerini, bu protokolün 3.maddesinde tarafların birbirlerinden herhangi bir alacaklarının kalmadığını kabul ettiklerini, bunun dışında dava dilekçesinde iddia edilen ziynet eşyalarının düğün merasiminde davacıya takılmadığı belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece; ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/433E-461K sayılı davası ile boşandıkları, kararın 06/09/2010 tarihinde kesinleştiği, tarafların 28/09/2010 tarihinde tekrar evlendikleri, mahkemenin 2013/1128E-2014/229K sayılı ilamı ile boşandıkları ve kararın 13/10/2014 tarihinde kesinleştiği, davacının dava dilekçesinde belirttiği ziynet eşyalarının davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep ettiği ancak ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/433E-461K sayılı davasında düzenlenen 03/09/2010 tarihli protokolün 3.maddesinde tarafların birbirlerinden " herhangi bir eşya, armağan ve sair alacakları, özel eşyalarının karşılıklı kalmadığını belirten protokol tanzim ettikleri ve duruşmadaki imzalı beyanlarında da protokolü kabul ettikleri" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay İçtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise kadın tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü davacı kadındadır.Somut olayda; taraflar 1999 yılında evlenmiş, 03.09.2010 tarihinde açılan dava ile aralarında düzenledikleri protokol çerçevesinde anlaşmalı olarak boşanmışlar, boşanma hükmü 06.09.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Ancak; daha sonra taraflar 28.09.2010 tarihinde yeniden evlenmişler, bu kez 14.12.2010 tarihinde açılan davada; 13.10.2014 tarihinde kesinleşen hüküm ile yeniden boşanmışlardır. Temyize konu olan dava ise; tarafların yeniden evlendikleri tarihten sonra açılan boşanma davası derdest iken (28.03.2013 tarihinde) açılmıştır.Buna göre; mahkemenin hükme esas aldığı 03.09.2010 tarihli anlaşmalı boşanma davasından sonra taraflar tekrar evlenmiş böylece imzalanan boşanma protokolü hükümsüz kalmıştır. Kaldı ki, tanıkların mahkemece alınan yeminli beyanları ile; ilk boşanma davasından sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettikleri de anlaşılmaktadır.O halde mahkemece; işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları ile delilleri değerlendirilerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.