Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12545 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5955 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 9.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/11/2013NUMARASI : 2012/22-2013/344Taraflar arasında görülen Vakıf Şerhinin Terkini İçin Ödenen Taviz Bedeli davasının yapılan muhakemesi sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; K. ilçesi C. Mah. .. pafta ... ada .. parsel sayılı taşınmazın müvekkili idare adına kayıtlı olduğunu, sözkonusu taşınmazın tapu kaydı incelemesinde "nev'i M. V. İcareli" şerhinin bulunduğunu, Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğüne yazdıkları yazıda şerhin kaldırılması hususunda gerekli muvafakatın verilmesini talep ettiklerini, adı geçen müdürlüğün 27 parsel 463 m² sahalı taşınmazın 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 18. maddesi uyarınca emlak vergi beyannamesinin %10'u oranında taviz bedelinin idarelerine yatırılması halinde taşınmaz üzerinde bulunan vakıf şerhinin terkin edileceğinin bildirdiğini, taşınmazın bedelinin % 10'u olan 74.080,00-TL bedelin davalı müdürlüğün Vakıfbank Taksim Finans Market Şubesinde bulunan hesabına yatırıldığını, dava konusu taşınmazın tapu kaydına davalı lehine tek taraflı olarak konulan şerhin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu şerhin kaldırılması için müvekkili idare tarafından taviz bedeli adı altında ödenen paranın hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, ödenen paranın taraflarına iadesinin gerektiğini beyanla, müvekkili tarafından ödenen taviz bedelinin ödeme tarihinden itibaren işlemiş işleyecek yasal faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalı idareden tahsiline, yargılama giderleriyle Avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davanın reddi cihetine gidilmiş ; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'na dayanan taviz alacağı isteminden ibarettir.5737 Sayılı Vakıflar Kanunu 27.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmış ve aynı tarihte yürürlüğe girmiştir. Sözü edilen 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 18.maddesi hükmüne göre; “Tapu kayıtlarında, icareteyn ve mukataalı vakıf şerhi bulunan gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde veya tasarrufundaki taşınmazlar, işlem tarihindeki emlak vergisi değerinin yüzde onu oranında taviz bedeli alınarak serbest tasarrufa terk edilir. Ancak miri arazilerden mukataalı hayrata tahsis edilmeyenler ile aşar ve rüsumu vakfedilen taşınmazlar tavize tâbi değildir.” Yasanın 3.maddesinde yapılan tanıma göre de, mukataalı vakıf; zemini vakfa, üzerindeki yapı ve ağaçlar tasarruf edene ait olan ve kirası yıllık olarak alınan vakıf taşınmazlarını, icareteynli vakıf ise; değerine yakın peşin ücret ve ayrıca yıllık kira alınmak suretiyle süresiz olarak kiralanan vakıf taşınmazlarını ifade eder.Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, taşınmazdaki vakıf şerhine dayanılarak taviz bedeli istenebilmesi; ilgili vakfın sahih vakıflardan olması koşuluna bağlıdır. Gayri sahih vakıflar yönünden taviz bedeli isteminin hukuksal bir dayanağı bulunmamaktadır. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda "Tarafların iddialarının ispatına yönelik olarak dosya kapsamında dava konusu taşınmaza ilişkin zabıt kayıtları bulunmamaktadır. Dosya kapsamında yer alan dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro tutanaklarında ise Mustafa Vakfından icaresi senevi 165 Kuruş icareli şeklinde vakıf kaydına rastlanmıştır. Bu kadastro kaydına dayanak teşkil eden zabıt defteri ve geldi kayıtları dosyada bulunmadığı için, kadastro kaydındaki vakıf şerhinin dayanağı kontrol edilememiştir." ibaresi yer almaktadır. Bu ifadeleler bilirkişi raporunun eksik inceleme sonucu tanzim kılındığını açıkça ortaya koymaktadır.Mahkemece yapılacak iş; kök tapu kaydı, kadastro tespit tutanağı ve dayanağı belgelerin ilk tesis tarihinden itibaren tüm tedavülleri ve edinim sebebleriyle birlikte celbi ve vakfiye örneği dosyaya getirtilerek, vakfiye incelenmeli ve varsa tarafların bu konudaki tüm delilleri toplandıktan sonra üçlü bilirkişi heyetine dosyanın tevdiiyle ek rapor tanzimi, oluşacak sonuç dairesinde şerhe konu vakfın sahih vakıflardan olup olmadığı saptanmalı, sahih nitelikte ise taviz bedeline tabi bulunduğu gözetilip davanın kabulüne karar verilmelidir. Aksi takdirde, gayri sahih vakıf olduğu anlaşılırsa, taviz bedeli istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak hüküm tesisi cihetine gidilmesi usulsüzdür.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.