Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12529 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14519 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : VİRANŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/03/2014NUMARASI : 2012/487-2014/233Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 3962 numaralı tarımsal sulama için kullandığı elektrik abonesine ait sayacın 24.09.2011 tarih ve 9743 numaralı sayaç değiştirme tutanağı ile değiştirildiğini ve sayacın incelemeye gönderildiğini, yapılan inceleme sonucunda sayaç ile oynama yapılmadığının ortaya çıktığını, buna rağmen davalının haksız olarak 2012/3. dönem fatura borcu olarak 31.901, 20 TL'lik tüketim bedeli tahakkuk ettirdiğini, bu faturanın gerçeği yansıtmadığını, bu nedenle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili 26.03.2013 havale tarihli cevap dilekçesi ile; davanın hak düşürücü süre geçirildikten sonra açıldığını, davaya konu borcun yönetmeliğe uygun olarak hazırlandığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Yerel Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık kaçak tahakkukuna vaki menfi tespit istemine ilişkindir . Şanlıurfa Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü Ölçüler Ve Ayar Şube Müdürlüğünün 22.12.2011 tarih 33383 sayılı ttutanak içeriğinde "sözkonusu aboneye ait sayaç incelemesinde, sayacın T.C mühürlerinin sağlam olduğu, elektrik ölçümlerinde tolerans sınırları içerisinde çalıştığı, iç mekanizma muayenesi için mühürlerin söküldüğü, yapılan incelemede gözle görülür bir müdahale izi olmadığı, sayacın sağlam olduğu, optik portla yapılan okuma kayıtlarındaki olaylar raporunda 2009, 2010 ve 20911 yılında çeşitli tarihlerde çok uzun süreli gerilim kesintisi olduğunu gösteren kayıtların olduğu bu zaman zarfında sayaç enerjisiz kaldığından abonenin faal olduğunun tespitinin yapılması halinde tahakkuk yapılması gerektiği kanatine Dosyanın taraf taleplerinin ve davacı iddialarının değerlendirilmesi açısından konusunda uzman elektrik mühendisi bir bilirkişiye tevdii edildiği, bilirkişi raporunun incelenmesinde, "abonenin 2012 yılı sezonunda sayacının sağlam, ancak optik portla yapılan hafıza kaydı okumasında sayacda 283 gün gerilim kesintisi olduğu, anlaşılmış; abone hakkında herhangi bir kaçak tutuanağının bulunmadığı; bu nedenle aboneye geriye dönük ek tahakkuk çıkarıldığı ve EPDK na göre 1 yıl geri gidilebildiğinden 2011 yılında sayacın 95 gün enerjisiz kaldığı nazara alınarak davalının davacı tarafdan isteyebileceği enerji bedelinin vergiler dahil olmak üzere 25.465,70 TL olduğunun " bildirildiği görülmüştür. Sözkonusu bilirkişi raporu doğrultusunda yukarıdada arz ve izah olunduğu üzere; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.HMK.nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Somut olayda sayaca herhangi bir müdahelenini yapılmamış olduğunun tespiti halinde; davacının sorumlu tutulabileceği elektrik tahakkuk bedelinin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği 19. madde hükümlerine göre hesaplanması gerekir. Bilirkişi raporu bu yönüyle Yargitay ve taraf denetimine elverişli değildir. Zira, dosya içeriğinde mevcut hükme esas alınan bilirkişi raporunda 19. madde uyarınca hesaplama yapılmak istenmiş; ancak müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri olmadığından; sayaç çalışır duruma getirildikten sonraki müşterinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması alınarak geçmiş dönem tüketimleri hesaplanıp tahakkukun yapılması gerekirken; bu hüküm gözardı edilmiş; tahakkuka esas güç 86,40 Kwh üzerinden hesaplanmıştır.Ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunda hem sayaca müdahale olmadığından bahsolunmuş; hem de, abonenin sayacın ucunu çıkararak enerji kullandığından sözedilerek açıkca sayaca müdahelenin varlığı bahis konusu yapılmış bu suretle; hükme esas alınan bilirkişi raporu kendi içinde çelişkiler üzerine kurulmuştur. Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri yönetmeliğinin kaçak elektrik tüketimine ilişkin 13/a maddesi "Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi kaçak elektrik tüketimi olarak kabul edilir." hükmünü içermektedir.Aynı yönetmeliğin 15. maddesi; kaçak elektrik tespitinin, süresinin tüketim miktarı hesaplamasının ve tahakkukun nasıl yapılacağını açıklamıştır. Buna göre, kaçak elektrik kullanım süresinin belirlenmesi ve tüketim hesaplanması, kaçak tarihinde yürürlükte bulunan kurul kararına göre yapılması gerekir. Buna göre, EPMH. Yönetmeliği ve yönetmeliğin atıf yaptığı EPDK tarafından yayınlanan Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına ilişkin Usul ve Esaslar başlıklı 29.12.2005 tarihli ve 622 sayılı kararın 1-A, 1-B ve 1-C maddelerinde, kaçak elektrik tüketim bedelinin saptanması gerekir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri yönetmeliği madde 13,15 ,19 ve yönetmeliğin atıf yaptığı EPDK tarafından yayınlanan Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar başlıklı 29.12.2005 tarihli ve 622 sayılı kararın 1-A, 1-B ve 1-C maddeleri uyarınca taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bir değerlendirme yapılmamıştır.Tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde davalının eyleminin bilirkişi raporunda belirtildiği üzere; "sayaca giriş yapmadan sistemi çalıştırmak şeklinde "olduğunun tespiti halinde; tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri yönetmeliğinin 13. maddesi hükmü uyarınca davacının eyleminin kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğu ve anılan yönetmelik hükümlerine göre kaçak elektrik bedeli hesaplaması yapılması gerektiği; sayaca müdahale olmadığının kabulü halinde ise Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği md. 19 Uyarınca hüküm tesisi gerektmektedir. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan olgular dikkate alınarak, elektrik bedelinin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 13, 15 ve 19. maddesi gözönünde tutularak hesaplanması için dava dosyasının önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek, davalının talep edebileceği elektrik tüketim bedelinin doğru bulgu ve belgeler ile duraksamasız tespit edildikten sonra davacının mesul olduğu bedelin bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz ve kendi içinde çelişkiler içeren bilirkişi raporu benimsenerek yanılgılı değerlendirme sonucu eksik incelemeyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.