Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12488 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 9457 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen itirazın iptali -alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı-karşı davalı vekili dilekçesinde;... ili .... mahallesinde bulunan tapunun 323 ada 98 parselinde kayıtlı taşınmaz üzerine yapılan inşaatın 2. Kat 4 numaralı dairenin satımı konusunda davacı ile davalı şirket arasında sözleşme imzalandığını, dairenin 90.000 TL bedel ile satılması konusunda anlaştıklarını ve sözleşme gereğince davalıya 20.000 TL peşin olarak ödendiğini, daha sonra davalının bu daireyi başka birine satarak satış bedelini tamamen aldığını ve tapusunu da devrettiğini, davacının ödediği peşinatı ödemeleri konusunda davalı şirket yetkilileri ile defalarca görüştüğünü, davalı şirket tarafından herhangi bir ödeme yapılmayınca, borcun ödenmesi konusunda... 4. Noterliğinden 12.01.2010 tarih ve 00330 yevmiye nolu ihtarname gönderildiğini, ödeme yapılmayınca ilamsız icra takibine geçtiklerini, davalı şirketin icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek , davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %40'ından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini veya alacağın davalıya ödendiği tarihten itibaren işleyecek ... bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi ili birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı-karşı davacı vekili dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının geri alım hakkı talebinin BK.nun 66. maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, davacının sözleşme gereğince peşin olarak 20.000 TL, 30.05.2008 tarihinde 30.000 TL ve dairenin tesliminde ise 40.000 TL ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, ancak sözleşmeye rağmen 30.05.2008 tarihinde ödemesi gereken 30.000 TL yi ödemediğini, davalının sözleşmeden dönmek istediğini ancak davacının ödeme yapacağını ve sözleşmenin devam etmesini istediğini belirterek ikinci bir sözleşme yapıldığını, bu sözleşmede satış bedelinin 96.000 TL ye çıkarıldığını, davacının bu sözleşmedeki taahhütlerini de yerine getirmediğini, davalının davacıyı 10 ay gibi bir süre beklediğini ve davalının 13.03.2009 tarihinde ancak 70.000 TL ye satabildiğini, davacının kendi temerrüdü nedeniyle davalının zarara uğradığını belirterek, davacının davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 7.000 TL maddi zararın oluşma tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, asıl dava yönünden davanın kabulü ile davalı borçlunun ... İcra Müdürlüğünün 2010/503 E. sayılı dosyasına ilişkin haksız itirazının iptaline, takibin 20.000 TL asıl alacak, 103,56 TL işlemiş faiz ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faiz üzerinden devamına, hüküm altına alınan asıl alacağın %40 tutarının icra inkar tazminatı olarak davalıdan tahsiline, karşı davanın ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yine anılan yasanın 3/d maddesinde, “hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet” olarak tanımlanmıştır.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 4077 sayılı Yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Somut olayda; yüklenici satıcı(davalı) ile alıcı(davacı) arasında düzenlenen sözleşme ile yapılacak inşaatta 2.kat 4 nolu dairenin 90.000 TL bedelle satıldığı, 20.000 TL bedelin alıcı (davacı) tarafından peşin olarak ödendiği, taraflar arasında düzenlenen ikinci sözleşme ile de alıcı(davacı) nın 30.09.2008 tarihinde 36.000 TL, daire tesliminde de 40.000 TL ödeyeceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.Satış sözleşmesine konu taşınmazın davalı tarafından, taraflar arasındaki sözleşmelerden sonraki bir tarihte 3. bir kişiye satıldığı ve tapusunun devredildiği uyuşmazlık konusu değildir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden; taraflar arasındaki satış sözleşmesine konu taşınmazın mesken niteliğinde olduğu, 4077 sayılı Yasada tanımlandığı şekilde, davalı yüklenicinin satıcı, davacı alıcının tüketici olduğu anlaşılmakla; aynı yasanın 23. maddesi gereğince davaya bakmaya genel mahkeme değil Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak sözkonusu olmaz. O halde mahkemece, davanın Tüketici Mahkemesinde görülmek üzere, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.Bozma nedenine göre, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.