Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12451 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14936 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KUMLUCA 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/06/2013NUMARASI : 2012/206-2013/399Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil (vasiyetnamenin tenfizi) davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı D.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların murisinin sağlığında Kumluca Noterliğinin 30.09.1996 tarih 974 yevmiye no.lu vasiyetnamesi ile taşınmazlarını çocukları arasında taksimen vasiyet ettiğini, davacılara ise 245 no.lu taşınmazı bıraktığını, bu taşınmazın 500m2'lik hissesinin zaten davacı M. adına kayıtlı olduğunu, geride kalan 3450 m2'lik kısmın vasiyetnamedeki gibi 1975 m2'sinin davacı M., 1475 m2'sinin ise davacı M. adına tapuda tescilini talep ve dava etmiştir.Davalılardan bir kısmı davayı kabul ettiklerini beyan etmiş, yalnız davalı D. Ba. davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davanın kabulüne, Antalya ili Kumluca İlçesi Hacıveliler Köyü 245 parsel sayılı taşınmazda H. oğlu A.B. adına olan 3450 m2 lik 345/395 hisseli taşınmazın A.B. hissesinin iptali ile 1975 m2 ye tekabül edecek hissenin A. kızı M.. B.. adına, 1475 m2 ye tekabül edecek hissenin ise A. oğlu M.. B.. adına tapuya tesciline, karar verilmiş hüküm davalı D.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak, dava vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyete konu taşınmazın davacılar adına hisse tescili talebine ilişkindir. Bu tür davalar ayni bir hak bahşeder nitelikte olduğundan nisbi harca tabidirler. Davanın harca esas gerçek değerinin dava dilekçesinde belirtilen değil, keşfen belirlenecek değer olacağı da kuşkusuzdur. Taşınmazın aynı ile ilgili davalarda HUMK.nun 413.maddesi ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16, 26, 27, 28, 30 ve 32.maddelerinin öngördüğü işlemin yerine getirilmesi ve gerekli olan harcın alınması zorunludur.Harçlar Kanunu, harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden gözetilmesini hükme bağlamış, 32. maddesi de, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağını öngörmüştür. Değişik bir anlatımla davanın harca esas gerçek değeri keşfen belirlenmek suretiyle harç ikmali yapılmadıkça, yargılama yapılarak çekişmenin esası hakkında hüküm kurulmasına olanak yoktur.O halde, mahkemece yapılacak iş; Harçlar Kanununun 16.maddesine göre, öncelikle davacıdan dava konusunun değerini açıklatmak, bu konuda taraflar arasında ihtilaf çıkarsa taşınmazların kıymetini keşif yapılarak belirlemek, nisbi peşin harcı ikmal etmek ve delilleri bu çerçevede değerlendirip tartışarak, sonucu dairesinde hüküm kurmak olmalıdır. Bu yön gözetilmeden, yazılı şekilde, davanın kabulüne ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.