Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12440 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 5446 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL 41.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 16/07/2013NUMARASI : 2011/455-2013/172Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillinin davalı kurumun elektrik abonesi olduğunu, kullanılan elektrik enerjisi nedeniyle faturalara davalı tarafından kayıp-kaçak bedeli altında bir bedelin yansıtıldığını, bunun yasal olmadığını, hakkaniyete de uygun olmadığını belirterek, şimdilik 190.855,25 TL kayıp-kaçak bedelinin iadesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu fiyatlandırmanın tamamen mevzuata ve EPDK kararlarına uygun doğrultuda kanunun emrettiği şekilde yerine getirildiğini, mevzuat hükmünde olan EPDK kararları ve bunların uygulanmasının kanuna aykırı olduğu düşünüldüğü takdirde başvurulacak yöntemin doğal olarak EPDK kararları aleyhine yargı yoluna müracâat olduğunu, beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahalli Mahkemece; davalı şirket tarafından abonelerden kayıp-kaçak bedelinin tahsilini yönetmelikler ve EPDK kararlarının dayandığı mevzuatın yürürlükte olduğu sürece kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin yasal olduğunu, fatura bedelinin belirlenmesine yönelik tarifelerin EPDK tarafından belirlendiğini, davalı şirketin EPDK tarafından belirlenen tarifeleri uygulanmakla yükümlü olduğunu, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, EPDK kararı iptal edilmedikçe tüm tüketicileri bağlayacağını, davalı tarafından davacılardan kaçak-kayıp bedeli tahsil etme hakkına sahip olduğunu, bu bedelleri ilgili mevzuat hükmünün kendisine tanıdığı bir hakka dayanarak tahsil ettiği belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir.Dairenin önüne gelen uyuşmazlık; davalı kurumun abonelerinden dolayısıyla da davacıdan kayıp-kaçak bedeli isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre de davalının davacıdan tahsil ettiği kayıp-kaçak bedelinin iade edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.Davacı ile davalı arasında elektrik enerjisi satışına ilişkin abonelik sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeye istinaden davalı tarafından davacıdan kayıp-kaçak bedeli tahakkuk ettirildiği hususunda tartışma bulunmamaktadır.Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. Davalı Kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinin 1.fıkrasında, bu kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları fâaliyetleri ve bu fâaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur…” hükümlerine yer verilmiştir.Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadarki maliyet ve kâr payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir.Ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.Hem bu hâl, parasını her halükârda tahsil eden davalı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davalı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir.Bununla birlikte, nihai tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. (Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.)Hâl böyle olunca mahkemece; yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak, davalının kayıp-kaçak bedeli tahakkuku uygulamasının yerinde olmadığı nazara alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.