MAHKEMESİ : TOKAT 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/05/2010NUMARASI : 2009/17-2010/165Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı kurumun elektrik aboneliğinden kaynaklanan borcunu yazılı bildirime rağmen ödemediğini, icra takibi yapmaları üzerine davalının takibe itiraz ettiğini, tahakkukların 1997 ve 1999 yıllarına ait olduğunu, davalıya ait aboneliğin (DSİ’ye ait) 6200 sayılı yasanın 2/k maddesi uyarınca Sulama Birliğine devredildiğini ancak devrin elektrik dağıtım şirketine bildirilmediği müddetçe devri bilmelerinin mümkün olmadığını, devir hususunun TEDAŞ Müdürlüğü'ne ancak 24/01/2002 tarih 950 sayılı DSİ. 7. Bölge Müdürlüğü yazısı ile bildirildiğini, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Tokat İli Erbaa İlçesi sınırları içinde DSİ tarafından inşa edilmiş ve işletmeye açılmış bulunan Erbaa Sol Sahil (C+P) sulama tesisinin işletme, bakım ve onarım işlerinin 6200 sayılı kanunun 2. Maddesinin (k) fıkrası doğrultusunda ve ilgili devir sözleşmesi uyarınca Bakanlığının 17/05/1996 tarihli OLUR'u ile E.. B..'ne devredildiğini, devir sözleşmesinin 6. maddesindeki “faydalanan (Sulama Birliği) kendi adına TEK'e abone olacak ve enerji bedelini TEK'e doğrudan kendisi ödeyecektir, TEK ile DSİ'nin herhangi bir ilişkisi olmayacağını, enerji bedelleri ödendikten sonra faturalar ödendiğine dair DSİ'ne ibraz edileceğini, hükmüne göre de devir tarihi olan 17/05/1996 tarihinden itibaren elektrik borçlarından dolayı kurumun hiçbir sorumluluğu olmadığını, 1999 tarihinde yapılan incelemede E.. B..nin elektrik aboneliği üzerine almadığı tespit edildiğini bunun üzerine TEDAŞ 'a yazılan 03/09/1999 tarih 10520 sayılı yazı ile Tokat Merkez....ve ... ilçelerindeki pompa istasyonlarının işletme bakım ve onarım işlerinin sulama birliklerine devredildiğini, bu nedenle pompa istasyonları için DSİ. 7. Bölge Müdürlüğü adına düzenlenmiş bulunan aboneliklerin iptal edilerek birlikte adına düzenlenmesi ve bundan sonra tahakkuk ettirilecek faturaların söz konusu birlikler adına tanzim edilmesinin talep edildiği ancak E.. B.. TEDAŞ ile elektrik sözleşmesini 13/07/2000 tarihinde yaptığını, bu nedenle davacının pompa istasyonunun devrinin 24/01/2002 tarih ve 950 sayılı yazı ile öğrenildiği iddiasının yerinde olmadığını, bu Tarihten önce 03/09/2009 tarih 10250 sayılı yazının bulunduğunu, ödeme emrinin ekinde Gönderilen borç listesinin incelemesinde görüleceği üzere idare aleyhine tahakkuk ettirilen Borçların vadeleri devrinden sonraki tarih olduğunu, bu nedenle DSİ. 7.Bölge Müdürlüğü'nün böyle bir borcunun bulunmadığını, söz konusu borcun zamanaşımına uğradığını, ayrıca 5018 sayılı yasa genel bütçeye dahil olan idarenin gecikme zammından muaf olduğunu, E.. B..nin de davaya dahil edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddi ile masrafların karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; benimsenen 08/04/2010 tarihli bilirkişi raporuna göre davacı kurumun alacağının takip tarihi itibari ile 13.280,04 TL olduğu ve bu miktar borçtan davalı idarenin sorumlu olduğundan bu miktar açısından davanın kabulüne karar verilmiştir. Uyuşmazlık; sulama tesisinde kullanılan elektrik bedelinden tesisi inşa eden DSİ’nin sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.Davalı sulama tesisinin 6200 sayılı yasanın 2/k maddesi gereğince ve 17/05/1996 tarihli Bakanlık oluru ile gerçekleştiğini borçtan sorumlu olmadıklarını yasa gereği devir yapılan dava dışı sulama birliğinin sorumlu olduğunu, davacı ise pompa istasyonu devrinin davalı tarafından kendilerine 24/01/2002 tarihinde bildirildiğini dolayısıyla bu tarihten önceki tüketimden davalının sorumlu olduğunu ileri sürmektedirler.6200 sayılı yasanın devre ilişkin hükümleri, mahkeme ve bilirkişi tarafından inceleme konusu yapılarak değerlendirilmediği gibi, davalının belirttiği 17/05/1996 tarihli Bakanlık oluru’da getirtilip incelenmemiştir. Öte yandan; mahkemece itibar edilen bilirkişi raporunda; davalı kurumun tahakkukları esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Bilirkişi raporu bu hâliyle, yönetmelik, EPDK Kurul kararları ve tebliğlerine uygun olmadığı, bilimsel verileri içermediği gibi taraf ve Yargıtay denetimine de açık değildir. Ayrıca; bilirkişi raporunda; hesaplamaya, kayıp-kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti bedellerinin ilave edilip edilmediği hususlarında da bir açıklık yoktur. Davacı vekilinin temyiz dilekçesindeki “inceleme sırasında heyetçe re’sen nazara alınacak diğer nedenlerinde” bozma sebebi yapılması gerektiği temyiz istemi gözetildiğinde; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, sayaç okuma ve perakende satış hizmeti bedellerininde (psh), davacı idarenin tahakkuk bedeline ilave edilip edilmeyeceği ayrı bir uyuşmazlık konusudur.Bu cümleden olarak; Dairenin 201/10/2014 tarih, 2014/7090 Esas, 2014/13588 Karar, 03/11/2014 tarih, 2014/7083 Esas, 2014/14256 Karar, sayılı ve diğer kararlarına göre;Elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK Kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayî, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirdiğini, oysaki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, nitekim elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payının da kanunla getirildiği ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmekte olduğu, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları çerçevesinde getirilen ve EPDK Kurul kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmediği, Gerekçeleriyle; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım, dağıtım ve sayaç okuma bedellerini, dağıtım şirketlerinin, elektrik abonelerin faturalarına yansıtılamayacağına karar verilmiştir.Ayrıca; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairece de benimsenen HGK'nun 21/05/2014 gün ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı, öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı,Gerekçeleriyle; kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 21/05/2014 gün ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararı ile (HGK’nun 17/12/2014 tarih, 2014/7-1884 Esas, 2014/1045 Karar sayılı ilâmı ile “Karar Düzeltme” yasa yolundanda geçen); elektrik enerjisini kaçak kullanmayan abonelerden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı içtihadında bulunmuştur. Dairede Genel Kurul kararındaki ilkeleride benimseyerek, kayıp-kaçak bedeli yanında, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin de dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınamayacağına karar vermiştir.Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, dosyanın aralarında uzman elektrik mühendislerinin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetine verilmesi, 6200 sayılı yasa ve Bakanlık olurununda nazara alınması, ayrıca; dava konusu elektrik bedeline, kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti bedelleri dahil edilmeden hesaplama yapılarak, karar verilmesi gerekirken, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.