Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12425 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12680 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının davalı müteahhitten noterde yapılan satış vaadi sözleşmesi ile bir daire satın aldığını ve bedelini de ödediğini, sonradan davalının daireyi 3. bir şahısa sattığını beyan ederek, şimdilik dairenin rayiç bedeli üzerinden değerinin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı savunmasında, satış vaadi sözleşmesinde gösterilen bedelin dairenin kısmi değeri olduğunu, davacının bedelin geri kalanını banka kredisi ile ödeyeceğini söylemiş ise de, ödeme yapmadığını, 2009 yılı içinde davacıya kısmi ödemeler yaparak geri ödemede bulunduğunu beyan ederek, geri ödeme belgesi sunmuş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değeri tespit edilmiş ve bu değer üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan, tapu devrinin sağlanmaması nedeni ile ödenen bedelin sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince iadesi talebine ilişkindir.Davalı taraf, aralarındaki sözleşme gereği davacıdan satış bedelini kısmen aldığını, ancak bu bedeli iade ettiğini beyan ederek ödeme belgesi sunmuş, davacı ise bu savunmayı kabul etmeyerek, ödeme belgesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, davalıdan herhangi bir geri ödeme tahsil etmediğini beyan etmiştir. Bu bağlamda; uyuşmazlık konuları re'sen belirlenmiştir. I.uyuşmazlık konusu davacının imzasını inkar ettiği sözleşme altındaki imza üzerindedir. II.uyuşmazlık ise bedel üzerinde toplanmaktadır. Davacı tarafın, davalı tarafça sunulan geri ödeme belgesini imza inkarında bulunmak suretiyle kabul etmediğinin anlaşılması karşısında öncelikle, geri ödemeye ilişkin belge aslının celbedilerek, bu belge üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, belgedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı saptanmalıdır.Diğer yandan, taraflar arasında noterde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlenmiş olup, bu sözleşme niteliği itibariyle geçerli olduğundan, sözleşmede kararlaştırılan bedelin esas alınması gerekmektedir. Davalı satıcı, satış bedelinin daha fazla olduğunu iddia ediyor ise, bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Davacının dava dilekçesinde, dava tarihindeki rayiç değerine hükmedilmesini talep ettiği, ancak, dava konusu taşınmazın davalı tarafından 3. şahsa satıldığı tarih itibariyle ifanın imkansız hale geldiği gözetilerek, 3. şahsa taşınmazın satıldığı tarihteki rayiç bedelinin istenebileceği gözetilmeden, mahkemece taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Öyle ise mahkemece; bu ilke ve esaslar gözetilerek, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.