Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12421 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14042 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : OĞUZELİ(KAPATILAN) SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/12/2008NUMARASI : 2008/15-2008/392 Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalı kurumun tarımsal sulama abonesi olduğunu, davalı kurum tarafından 3761.01 TL kaçak tahakkuku yapıldığını, davacının kaçak elektrik kullanmadığını belirterek, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece; davacının kaçak elektrik kullandığının sabit olduğu gerekçesiyle davanın tamamen reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, elektrik mühendisi bilirkişiden alınan 26.06.2008 tarihli raporda, dosyada mevcut fotoğraflarda, tarımsal sulama abonesine ait sıva üstü saç pano biriketten yapılmış kulube içerisinde yerde yatık bir şekilde görüldüğü, bu şekilde pano içindeki sayacın randımanlı çalışması ve doğru tüketim kaydetmesinin mümkün olmadığı, bu şekilde kullanımın kaçak kullanım nedeni olduğu,belirtilerek davacının kaçak elektrik kullandığı kabul edilmiş ve davacının sorumlu olacağı kaçak kullanım miktarı 1780,55 TL olarak hesaplanmıştır. Ne var ki mahkemece, davacının kaçak elektrik kullandığının sabit olduğu gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmiş, ancak davalı kurum tarafından gerçekleştirilen kaçak tahakkukunun elektrik tarifeleri yönetmeliğine uygun gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği yönünde bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı kurul kararı hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tamamen reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.