MAHKEMESİ : RİZE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/01/2014NUMARASI : 2006/482-2014/35Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali - tenkis davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde;davacının babası M. Ç.'ın 07.12.2004 tarihinde ölümü ile geriye davacı dışında mirasçı olarak kardeşleri Kaşif,Talip,H.,H. ve F.. Ç..'ın kaldığını,murisin 30.05.1985 tarihli vasiyetnamesinin 20.07.2006 tarihinde açıldığını ve mallarının tümünü diğer mirasçılara bıraktığının öğrenildiğini,vasiyetnamenin irade fesadı altında yapıldığından iptalini,aksi takdirde davacının mahfuz hissesinin tespit edilerek vasiyetnamenin tenkisini talep ve dava etmiştir.Davalılar davaya cevap vermemişlerdir.Birleşen mahkemenin 2006/670 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde;davacının babası M.Ç.'ın 07.12.2004 tarihinde ölümüyle geriye davacı dışında mirasçı olarak kardeşleri Kaşif,Talip,H.,H. ve F.. Ç..'ın kaldığını,bunlardan Hatice'nin ölümü ile davalıların Hatice'nin mirasçısı olduklarını,murisin 30.05.1985 tarihli vasiyetnamesi ile sahibi olduğu taşınmazlarının tümünü davacı dışındaki diğer mirasçılara bıraktığını,vasiyetnamenin irade fesadı altında yapıldığından iptalini,aksi takdirde davacının mahfuz hissesinin tespit edilerek vasiyetnamenin tenkisini talep ve dava etmiştir.Birleşen mahkemenin 2006/670 Esas sayılı dosyasında davalılar davaya cevap vermemişlerdir.Mahkemece,davacının vasiyetnamenin iptali talebi yönünden bu talep ispat edilemediğinden;tenkis talebi yönünden ise,hüküm kurmaya elverişli son alınan ek bilirkişi raporuna göre davacının saklı payı murisin temlik dışı terekesinden karşılanmakla ,davacının saklı payına tecavüz bulunmadığından tenkis talebinin de reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş,hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tenkis talebine ilişkin davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.Tenkis davası, TMK'nun 560-562 maddelerinde düzenlenen, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen gerek ölüme bağlı ve gerekse sağlararası kazandırmalarının kural olarak saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar tarafından mirasbırakanın tasarruf edebileceği sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu davalardandır. Bu yönüyle bakıldığında tenkis davası Miras Hukukuna özgü bir iptal davası olarak kabul edilmelidir. (G.Antalya, Miras Hukuku, İstanbul, 2003, s.305). Tenkis, açıkladığımız sebeplerle saklı payın yaptırımıdır (H.Hatemi, Miras Hukuku, İstanbul, 2004, s.23).Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılır (TMK.md.570).Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi için, kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümü ile bilinmesi gerekir. Bunun için tereke ile ilgili bütün kayıt ve belgeler dosyaya getirtilmelidir. Murisin temlik dışı taşınmazların tapu kayıtları ve diğer belgeleri mahkemece re'sen tespit edilir (Yargıtay 2.HD.23.06.2005, 8487-9834)Mirasbırakanın saklı payı zedeleyip zedelemediği "net tereke" üzerinden hesaplanır. Net tereke ise, terekenin aktifinden terekenin pasifin indirilmesi ile bulunur. Terekenin aktifi; mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı ile denkleştirmeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Terekenin aktifini, temlik edilenler ile temlik dışı bırakılan mal varlığı değerleri oluşturmaktadır. Temlik edilen ve temlik dışı olan taşınmazların değeri mirasbırakanın ölüm tarihindeki bedelleri esas alınarak hesaplanır. Saklı paya elatmanın doğru olarak belirlenmesi için temlik konusu olmayan, mirasbırakana ait her türlü mal varlığı değerinin saptanması gerekir. Bunun için taşınmazın bulunduğu yerde keşif yapılması zorunludur(Yargıtay, 2.HD,15.11.2001, 14464-15834).Terekenin pasifini TMK'nın 507/2.maddesinde açıklandığı gibi, mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazım giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri oluşturmaktadır. Terekenin pasifleri hesaptan indirilir.Net tereke bu şekilde tespit edildikten sonra davacıların net tereke üzerinden miras payı bulunur ve daha sonra saklı payları belirlenir. Ölüme bağlı tasarruflar (vasiyetnameler) mutlak tenkisine tabi tasarruflardır.Bu durumda davanın TMK'nun 565.maddesi gereğince tenkis hükümlerine göre incelenmesi gerekir. Tenkiste, tasarrufa konu malın paylaşımı yönünden araştırma yapmak için sabit tenkis oranı belirlenmelidir.Sabit tenkis oranı, 11.11.1994 gün ve 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile "tasarrufun tümünün değeri ile davalılara yapılan fazla teberru arasında kurulan orandır". Sabit tenkis oranı ile el atılan saklı payın, tasarrufun değerine oranı ile bunun her davalıya yapılan tasarruf tutarları yönünden ayrı ayrı belirlenmesi gerekir.İkinci olarak, temlike konu malın kıymetine noksan gelmeden bölünmezliğinin mümkün olup olmadığı saptanır.Tasarrufa konu mal, sabit tenkis oranında bölünebilir ise bu kısımların bağımsız bölüm olarak taraflar adına tesciline karar verilmelidir. Eğer, tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıkar ise bu defa MK. madde 564'de öngörülen tercih hakkı gündeme gelecektir.Davalıya MK. 564.maddesi uyarınca seçimlik hakkı mahkemece kullandırılır. Seçimlik hakkının kullandırılması davalı duruşmada hazır ise, mal seçip para ödemeyi mi, yoksa mal verip almayı mı tercih ettiği mahkemece sorulmak suretiyle, davalı duruşmada değil ise kendisine bu konuda meşruhatlı davetiye çıkartılmak suretiyle yapılır.Daha sonra ise yine mahkemece usulen bilirkişi iştirakı ile ikinci kez yapılacak bir keşif ile seçim hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri saptanır.En son olarak da seçimlik hakkının kullanıldığı tarih itibariyle murisin davalıya temlik ettiği malın değeri, önceki bulunan sabit tenkis oranının paydasına bölünerek elde edilen rakam, her bir davacı bakımından mahfuz hisseye tecavüz teşkil eden miktar dikkate alınmak suretiyle (başka bir deyişle, sabit tenkis oranının payı ile) nihayet her bir davacı bakımından tenkis hesabı yapılır.Somut olayda,mahkemece kazandırmaya konu tereke ile kazandırma dışı terekenin tespiti yönünden ilgili tapu kayıtları dosyaya alınmış,mahallinde mahkemece davaya konu taşınmazların değerlerinin tespiti yönünde keşifler yapılmış ve bilirkişi raporları alınmış,taşınmazların değerleri tespit edildikten sonra dosya tenkis konusunda uzman tenkis bilirkişisine tevdi edilerek davacının saklı payının ihlal edilip edilmediğinin belirlenmesi noktasında rapor ve ek raporlar alınmıştır.Ancak tenkis bilirkişisi tarafından dosyaya sunulan 01.10.2013 tarihli ek raporda sabit tenkis oranına esas alınan temlik dışı parsellerin ölüm tarihi itibariyle değerleri yerine dava tarihi itibariyle değerlerinin dikkate alındığı anlaşılmaktadır. Bundan başka, söz konusu 01.10.2013 tarihli ek raporda murisin temlik dışı terekesine dahil araziler üzerindeki muhdesatların tarafların dayıları ve dayı çocuklarına ait olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf olmadığı anlaşılmakla, bu arazilerin değerleri hesaplanırken ilgili muhdesat değerlerinin de hesaplamaya dahil edilmesi doğru görülmemiştir.Bu durumda, mahkemece; davacı vekili tarafından bilirkişi raporlarına itiraz edildiği hususu da nazara alınarak,davacı vekilinin itirazlarını da karşılayacak nitelikte ve yeterlilikte tenkis konusunda uzman bilirkişiden yukarıda belirtilen hususları da karşılayacak nitelikte rapor alınarak,davacı bakımından saklı payına tecavüz olup olmadığının belirlenmesi gerekirken , eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.