Dava dilekçesinde dava konusu büfenin alt kiracısı olduğunun tespiti ile muarazanın önlenmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı (Ç... Bel. Bask.) vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Davacı vekili dilekçesi ile; davalı belediye ile diğer davalı şirket arasında 15 adet çiçek evi büfesinin kiralanması hususunda sözleşme yapıldığını, sözleşmede alt kiracılığa da onay verildiğini; bu nedenle, 18.03.2004 tarihli alt kira sözleşmesi ile *H... Caddesi ile G... Sokağın kesiştiği köşede bulunan" çiçek evi büfesini müvekkilinin kiraladığını; davalı belediyenin gönderdiği yazı ile kira sözleşmesinin 11.03.2008 tarihinde sona ereceği belirtilerek tahliyesinin istendiğini, bunun yasal olmadığını iddia ederek; kiracılığın tespiti ile muarazanın giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı belediye vekili cevap dilekçesinde; dava konusu işlem Belediye Encümen kararına dayandığından, davanın idari yargıda açılması gerektiğini; davacının, belediyeye karşı dava açma hakkının bulunmadığını; yasa ve yönetmelik hükümleri gereğince davacının hukuken korunacak bir hakkının bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı belediye vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Davalı belediye ile diğer davalı şirket arasında 11.03.2004 tarihli kira sözleşmesi bulunduğu, sözleşmenin iki yıl süreli olduğu, dava konusu yerin 2886 sayılı Yasa uyarınca ihale yolu ile kiraya verildiği; davada dayanılan ve hükme esas alınan 18.03.2004 tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile de davacının, davalı şirketin alt kiracısı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının alt kiracı olduğu, alt kiracılığının geçerliliği hu-susunun açılacak tahliye davasında tartışılmasının gerektiği, davacı aleyhine yargı kararı olmaksızın davalı belediyenin tek yanlı aldığı kararla davacıyı dava konusu yerden tahliye etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa, davalı belediye kiralananı 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerine göre (davacının kiralayanı olan şirkete) kiralamıştır. Anılan Kanun'un 75/3. maddesinde; tahliyeye ilişkin koşullar ile birlikte kira sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren işgalin devam etmesi halinde, söz-leşmede hüküm varsa ona göre hareket edileceği, aksi halde ecrimisil alı-nacağı hükmü yer almaktadır. Bu hüküm, 2886 sayılı Kanun ile Hazine ta-rafından kiraya verilen taşınmazlarda söz konusu olmakla birlikte, 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinin 3. fıkrasının 2. cümlesi ile, belediye taşınmazları hakkında da uygulanacağı hük-me bağlandığından; belediyelere ait taşınmazların kira sözleşmelerinde 6570 sayılı Kanun'un 11. maddesinin uygulanma olanağı kalmamıştır. Öyle olunca, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin kira süresinin dolduğu 11.03.2008 ta-rihinde sona ereceği düşünülmeli, davalı belediyenin kira süresini uzatma-yacağını yazı ile bildirip kiralananın tahliye edilmesini istediği de dikkate alınarak (ki, asıl kira sözleşmesinin sona ermesi halinde alt kira ilişkisi de kendiliğinden sona ereceğinden) davanın reddine karar verilmelidir. Mahkemece, 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinin 3. fıkrası gözetilmeden; aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, kabulü ile hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.