MAHKEMESİ : KASTAMONU 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/12/2013NUMARASI : 2012/638-2013/467Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; davacının kendisini R. K.olarak tanıtan kişiden, Kastamonu 2.Noterliğinin 17 Ekim 2012 tarih ve 8065 yevmiye sayılı ile düzenlenen satış sözleşmesi ile ..plaka sayılı 2009 model Fiat Fiorino marka aracı 19.500 TL'ye satın aldığını, parasını ödediğini, daha sonra aldığı aracı M. A.'a 22.400 TL ye Kastamonu 1.Noterliğinin 22/10/2012 tarih ve 10038 yevmiye sayılı araç satış sözleşmesi ile satarak teslim ettiğini, 22.10.2012 günü Kastamonu Emniyet Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirliğine ifade vermek için yapılan çağrı üzerine gidildiğinde, davacı şirkete araç satışı yapan ve kendisini R. K. olarak tanıtan kişinin sahte nüfus cüzdanı ile davacı şirkete araç satışı yaptığının ve aracın sahibi olmadığının öğrenildiğini, aracın aynı gün savcılık talimatı ile M. A.'tan alınarak gerçek R.K.'a teslim edildiğini, söz konusu işlemler nedeniyle davacı şirketin mağdur olduğunu ve zarara uğradığını, dava dışı M. A.'ın zararının davacı tarafından karşılandığını, olay nedeniyle davacının araç satış bedeli olarak 19.500 TL zararının söz konusu olduğunu, noter çalışanlarınca gereken dikkat ve ihtimamın gösterilmediğini, ileri sürerek, 19.500 TL'nin 22/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde, davaya konu zarar ile noterlik işlemi arasında illiyet bağının bulunmadığını, davacı tarafın satın aldığını düşündüğü aracın ücretini noterlikçe henüz satış sözleşmesi düzenlenmeden önce şüpheli şahsa ödediğini, noter çalışanının tümüyle resmi şekilde düzenlenmiş bulunan ve üzerinde soğuk mühür de olan nüfus cüzdanına dayanarak araç satış sözleşmesini düzenlediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; ''... davalı noter, sahte kimlik belgesi ile kendisine başvuran kişiye ait olmayan aracın davacıya satışına olanak tanıyan işlemi yaparak davacının zarara uğramasına neden olmuştur. Davaya konu olayla ilgili sahte kimlik belgesi soruşturma kapsamında ele geçirilememiş olduğundan sahte kimlik belgesi üzerinde iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığı konusunda inceleme yapılamamıştır. Davalı başka şekilde de illiyet bağının kesildiğini kanıtlayamamıştır. Davalı tarafın iddia ettiği gibi sahte belge ile satışı yapan dava dışı 3.kişinin bu konuda bir çok sabıkasının olması olayın profesyonel dolandırıcılık şeklinde gerçekleşirilmiş olması davalının kusurunu ortadan kaldırıcı nitelikte değildir. Bununla birlikte oto alım satım işi ile uğraşan davacının kasko değeri 24.300 TL olan aracı tanımadığı birisinden peşin ve nakit olarak 19.500 TL'ye satın alan ve bu durumdan kuşkulanmayan davacının bölüşük kusurununda bulunduğunu kabul etmek gerekir.Ancak davacının bölüşük kusuru resmi işlem yapma görevini üstlenmiş olan davalının daha fazla bilgi ve tecrübeye sahip olması nedeni ile daha üst düzeyde dikkat ve özen görevi vardır. Bu nedenle davacının bölüşük kusuru davalı noterin sorumluluğu yönünden illiyet bağını kesecek nitelikte değildir.Bu durum Türk Borçlar kanunu 51 ve 52 (818 sayılı Borçlar Kanunu 43 ve 44) maddesi gereği indirim nedeni kabul edilmiş ve takdiren gerçek satış olan 19.500 TL ile kasko değeri olan 22.400 TL arasındaki 4.800 TL değerindeki fark davacının bölüşük kusuru karşılığı davacının talep etmiş olduğu 19.500 TL'den indirilerek 14.700 TL'nin davacının araç satış tarihi aynı zamanda bedeli iade tarihi olan 22.10.2012 tarihinden itibaren davanın niteliği dikkate alınarak yasal faiz işletilmek suretiyle...'' gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne ve 14.700 TL'nin 22.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı S.. T..'ndan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.Davada, davalı noter tarafından düzenlenen 17.10.2012 tarihli araç satış sözleşmesinde satıcı konumunda bulunan kişinin sahte kimlikle satış yapılması nedeniyle uğranılan zarar bedeli talep edilmektedir.1512 Sayılı Noterlik Kanunu'nun 1.maddesi gereğince; "Noterlik bir kamu hizmetidir. Noterler Hukuki güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için belgelendirir." Aynı yasanın 72/3 maddesi gereğince; "Noter; iş yaptıracak kişilerin kimlik adres ve yeteneğini ve gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlüdür."Yine aynı yasanın 162.maddesine göre, ''Noterler bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar''. Bu maddeye noterlerin sorumluluğu '' Kusursuz sorumluluktur''. Kusursuz sorumlulukta zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etmek zorunluluğu yoktur, aksine kusursuz sorumlu olan davalının (noterin) olayla zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir.Sorumluluk Hukukunun önemli ögelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Teoride ve uygulamada; mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinini ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur.Mahkemece; yukarıda anılan yasal düzenlemeler çerçevesinde davalı noterin sorumluluğuna gidilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, mahkemece oto alım satım işi ile uğraşan davacının kasko değeri 24.300 TL olan aracı tanımadığı birisinden peşin ve nakit olarak 19.500 TL'ye satın alması ve durumdan kuşkulanmaması nedeniyle bölüşük kusuru bulunduğu gerekçesi ile davacının talep ettiği bedelden indirim yapılmıştır.Dava konusu satış işlemi tarihinde, resmi işlem görevini üstlenmiş davalı noterin teknolojinin gelişmesi ile internette sorgulama, mernis sistemi gibi kolaylıklara kavuşmuş olduğu açık olup, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi resmi işlem yapma görevini üstlenmiş olan davalının daha fazla bilgi ve tecrübeye sahip olması nedeniyle daha üst düzeyde dikkat ve özen görevi vardır.Davacı oto alım satım işi ile uğraşmakta olup, yaptığı iş nedeniyle kasko değerinden daha düşük bedelde bir aracı alması, yaptığı işin doğası gereğidir ve bu durum hayatın olağan akışına aykırı bir durum teşkil etmemektedir. Hal böyle olunca; mahkemece, bu yön üzerinde durulmadan, davacının yukarıda anılan şekilde olayda bölüşük kusurlu olduğu şeklindeki yanılgılı değerlendirme ile davacının talep ettiği bedelden indirim yapılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.