Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12356 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18298 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, daha önceden belirlenen 01.11.2016 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ve vekili Av.... geldi. Aleyhine temyiz olunan davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14:00' e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; inşaat mühendisi olan müvekkilinin, ... ve ... İşletmeleri ile ... Kaymakamlığına ait inşaat işlerinin yapımı hususunda davalı ile 30.05.2012 tarihli adi ortaklık sözleşmesini imzaladığını, müvekkilinin 40.000 TL katılım payı ve emeği ile ortaklığa katıldığını, sözleşmede işlerin başlangıç, bitim ve kesin kabul anlaşmalarının beraber yürütüleceği ile işlerin kabulü ve hakedişlerinin alınmasını müteakip genel hesaplamalar yapıldıktan sonra hasıl olacak karın 1/2'sinin ve koymuş bulunduğu katılım payının müvekkiline ödeneceği hususlarının kararlaştırıldığını, sözleşme gereğince tarafların üstlendikleri işlerin tamamlandığını ve hakedişlerin davalı tarafından tahsil edildiğini, ancak koymuş olduğu katılım payı ile kar payının müvekkiline ödenmediğini ileri sürerek; adi ortaklığın feshi ile müvekkilinin katılım payı olarak koyduğu 40.000 TL'nin 28.06.2012 tarihinden, (şimdilik) 1.000 TL kâr payı alacağının ise dava tarihinden işleyecek avans faizi ile tahsilini talep etmiş, 26.01.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile kar payı alacağı istemini 28.228 TL'ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin yalnızca ... Kaymakamlığına ait işin ihalesini aldığını, yapılan iş nedeniyle müvekkilinin zarar ettiğini, ayrıca davacı tarafından konulan sermayenin 10.000 TL'lik bölümünün müvekkili tarafından iade edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; bilirkişi raporu esas alınarak, davanın kabulüne, adi ortaklığın feshi ile 40.000 TL katılım payının 28.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile, 28.228 TL kar payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Türk Borçlar Kanunu'nun "Kazanç ve Zararın Paylaşımı" başlıklı 643.maddesi; "Ortaklığın borçları ödendikten ve ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve koymuş olduğu katılım payı geri verildikten sonra bir şey artarsa, bu kazanç, ortaklar arasında paylaşılır.Ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse, zarar ortaklar arasında paylaşılır." hükmünü içermektedir.Açıklanan madde hükmüne göre; adi ortaklığın tasfiyesinde, borçlar ödendikten sonra kalan ortaklık malvarlığından önce ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç payları oranında ortaklara paylaştırılmalıdır.Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ortaklığın sözleşme konusu işlerden elde ettiği gelirden, yine bu işler için yapılan giderler düşülerek ortaklık malvarlığı 56.456 TL olarak belirlenmiştir. Bu durumda, mahkemece; bilirkişi raporu ile belirlenen ortaklık malvarlığından (taraflarca ortaklığa verilmiş avans veya ortaklık için gider yapıldığı ileri sürülmediğinden), öncelikle davacı ortağın koymuş olduğu sermaye payının ödenmesi, sonrasında ise bakiye kalan ortaklık malvarlığının (sözleşmede aksine hüküm bulunmaması nedeniyle) ortaklar arasında eşit olarak paylaştırılması suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile ortaklık malvarlığını da aşacak mahiyette davacı lehine katılım ve kar payının ödenmesine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı için takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.11.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.