Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12356 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11296 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA 12.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/10/2012NUMARASI : 2011/364-2012/422Taraflar arasında görülen menfi tespit-muarazanın giderilmesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I HUMK.nun 435/7 ve 438/1.maddeleri gereğince temyiz edilen kararın duruşmalı incelenmesi temyiz dilekçesi ile istenilmelidir. Temyiz eden, süresinde verdiği dilekçesinde bu yönde bir istemde bulunmamış olup, sonradan verilen ek dilekçe ile incelemenin duruşmalı yapılması istenilemeyeceğinden ve ayrıca duruşma için gerekli tebligat giderinin verilmediği tespit edildiğinden duruşma isteminin reddine karar verildi.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin T. Bulvarı no:. A. adresinde bulunan M. K. İ. A. Vakfına ait tarihi K... hamamının kiracısı ve işletmecisi olduğunu, davalı kurum tarafından 03.03.2011 tarih ve 12/5309 sayılı yazı ve ekinde 19527 numaralı makbuz ile 14.01.2011-12.02.2011 tarihleri arasını kapsayan su tüketimi ve atıksu bedeli olarak 17.035,54 TL borç yazısı gönderildiğini, gönderilen yazıda müvekkilinin 4736 sayılı yasanın 1.maddesi kapsamında indirimli veya ücretsiz hizmet alamayacağından bahisle resen abone kaydı ve borç tahakkuku yapıldığını ve borcun bir hafta süre içerisinde ödenmesinin istendiğini, yapılan itiraza herhangi bir cevap alınmadığı gibi, müvekkili şirket hakkında Ankara 17 İcra Müdürlüğünün 2011/7633 sayılı dosyasında takibe geçildiğini, itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, ayrıca davalı kurumun 10.08.2011 tarih ve 06.08.2011 tarihli 87823 sayılı rapor doğrultusunda toplam 101.566,76 TL borcun ödenmediğinden bahisle su sayacının sökülerek hamamın susuz kalmasına sebep olduğunu, davalı tarafça daha evvel aynı konuda muaraza çıkarıldığını, Ankara 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/536-1993/826 E.K. sayılı kararı ile muarazanın meni ile yapılan abonmanlık sözleşmesinin feshine ve daha önce alınan su ve atıksu bedellerinin geri ödenmesine karar verildiğini, dava konusu suyun vakıf suyu olduğunu, Elmadağ'dan yüzlerce yıl önce getirilen bu suyun o tarihlerde vakfın kadim suyu olarak kullanıldığını, bu hususun belirtilen mahkemece verilen kararda da tespit ve kabul edildiğini, söz konusu bu suyun davalı kurum tarafından şehir şebekesine bağlandığını, bağlanan bu sudan müvekkilinin asgari 4500 m² su sağlamakta iken, yerine bu sudan çok daha az miktarda şebekeden su tahsis edildiğini, bu durumun müvekkili yönünden 4736 sayılı yasa kapsamına alındığı anlamına gelemeyeceğini, işlemin resen yapıldığını, müvekkilinin bu yönde bir talebi bulunmadığını, buna rağmen ayrıca abonmanlık sözleşmesinin yapıldığını beyanla, 17.İcra Müdürlüğünün 2011/7633 sayılı dosyası kapsamında tahakkuk ettirilen fatura ve diğer faturalardan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti ile 4736 sayılı yasa kapsamında bulunulmadığının tespitine, resen uygulanan abonelik işleminin iptali ile davalının neden olduğu muarazanın bu şekilde giderilmesini ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde; müvekkili kurum tarafından yapılan işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; ''... Davacı tarafça kullanılan suyun şebeke suyu olmakla birlikte evveliyatında davacı yanca vakfa tahsis olunan su olarak ve kadimden beri kullanılageldiği anlaşılmakla, söz konusu yasa kapsamında düşünülemeyeceği kabul edilmiştir. Getirtilip incelenen Ankara 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1991/536-1993/826 sayılı kararına göre, işbu davanın davacısı A. İnş.Ltd.Şti. tarafından davalı A.. M.. aleyhinde 26.07.1991 tarihinde açılan dava neticesinde mahkemece 01.12.1993 tarihli karar ile "...Davacının icarındaki Karacabey hamamına ait vakıf suyu şehir şebekesine bağlandıktan sonra aynı şebekeden buraya tahsis edilen su için davalı idarenin hak iddiasında bulunarak (abonman sözleşmesi yaptırmak, su borcu tahakkuk ettirmek suretiyle) çıkardığı müdahale ve muarazanın menine, yapılan abonman sözleşmesinin geçersizliğinin tespitiyle feshine, davacının abone yaptırılması sonucu ödenmek durumunda kalınan 120.197.657 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine..." karar verilmiş ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Her ne kadar işbu eldeki davanın mahiyeti itibariyle yukarıda belirtilen mahkeme kararı kesin hüküm oluşturmamakta ise de, işbu davaya konu edilen ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın esası evvelce o dosyada çözümlenip kesinlik kazanmıştır. Bu nedenle davalı kurumun su borcu nedeniyle yapmış olduğu takip nedeniyle davacının borçlu bulunmadığı ve davalı kurumca tek taraflı olarak yapılan abonman sözleşmesinin geçerli olamayacağı kabul edilerek, taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine karar vermek gerekmiştir. Ayrıca davalının kurum olması da dikkate alınarak dava konusu takip nedeniyle kötü niyetli olduğu hususu kabul edilmemiştir. Bu nedenle davacının kötü niyet tazminatı talebi reddedilmiştir.'' gerekçesi ile davanın kabulüne ve Ankara 17.İcra Müdürlüğünün 2011/7633 sayılı dosyası ile takibe konu alacak nedeniyle davacının borçlu bulunmadığının tespitine, taraflar arasındaki abonman sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitine,taraflar arasındaki müdahale ve muarazanın bu şekilde giderilmesine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, 17.İcra Müdürlüğünün 2011/7633 sayılı dosyasındaki takip nedeniyle borçlu bulunmadığının, davalı yanca resen yapılan su abonman sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti ile davacının 4736 sayılı yasa kapsamında olmaması nedeniyle, davalı tarafça bu yönde yaratılan muarazanın giderilmesi talebine ilişkindir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak davalı tarafından davacı aleyhine tahakkuk edilen ve yapılan icra takibinde talep edilen bedel içerisinde 5.257,50 TL atık su bedeli de bulunmakta olup, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda ve mahkemenin gerekçeli kararında sözkonusu atık su bedeli hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.Davacı A.. M..nce yayınlanan Atık suların Kanalizasyon Şebekesine Dejarj Yönetmeliği'nde atıksu kaynakları tanımlanarak ilke ve yasaklar saptanmış, evsel ve endüstriyel atıksu kaynaklarının kanalizasyon şebekesine veya alıcı ortama deşarj koşulları ve yine kanalizasyon şebekesinin bulunmadığı yerlerdeki atıksu kaynaklarının uyacakları esaslar, yönetmeliğe aykırı davranış halinde yapılacak iş ve işlemler kapsamlı biçimde açıklanmış, ayrıca yayınlanan “Tarifeler Yönetmeliği” nin 5. maddesi hükmünde abone tarif edildikten sonra su abonesi ve atıksu (kullanılmış su) abonesi olmak üzere iki grup abonelik sayılmış, her su abonesinin ayrı bir sözleşme yapmaya gerek olmaksızın aynı zamanda kullanılmış su abonesi olduğu, su abonesi olmaksızın su tüketenler de atıksu üreteceklerinden, bu gibilerle atıksu aboneliği sözleşmesi yapılacağı açıklanmıştır.ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 55/2-e maddesinde abone olmaksızın atıksuyun kanalizasyona verilmesi halinde tahakkukun ne şekilde yapılacağı düzenlenmiştir.Buna göre; Aski Tarifeler yönetmeliği ve ilgili mevzuat hükümleri gereği herkes tükettiği kadar atık su üreteceğinden, mahkemece yapılacak iş, davacı tarafın işyerinin kanalizasyon şebekesine bağlı olup olmadığı, davacının tükettiği suyun davalının kanalizasyon şebekesine deşarj edilip edilmediği ve davalı ASKİ tarafından verilen hizmetlerden yararlanıp yararlanmadığı araştırılıp, gerekirse mahallinde yeniden keşif yapılarak tespit edilmeli, işyerinin kanalizasyon şebekesine bağlı olduğunun anlaşılması halinde yönetmelik hükümlerine uygun olarak istenebilecek atıksu bedeli duraksamasız belirlenmeli ve bu kapsamda atıksu konusunda uzman bilirkişi veya heyetinden bu konularda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucu dairesinde bir karar verilmelidir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.