Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12334 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16952 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki ziynet eşyası-katılım alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 1994 yılında evlendiğini, davalının davacıya sürekli hakaret edip, müvekkilini aşağıladığını, eve sık sık gelmediği gibi çocuklarıyla da ilgilenmediğini, davalının evi terk ettiğini ,düğünde davacıya takılan ziynet eşyalarının, davalıda kaldığını iade edilmediğini belirterek müvekkiline ait olan 5 adet 22 ayar çift burgu bileziğin, 2 adet 20 ayar adana burgu bileziğin, 14 ayar takı setinin, 3 adet 20 ayar geniş bilezik ile müvekkilinin kıdem tazminatı ve sair işçilik alacağı ile aldığı 5 adet 20 ayar adana burgu bilezik ve 1 adet 22 ayar geniş künye bilezikten oluşan ziynet eşyalarının müvekkiline aynen, mümkün olmadığı takdirde şimdilik 12.000 TL ziynet eşyası bedelinin davalıdan tahsili ile evlilik birliği içinde alınan davalıya ait ... plakali aracın mülkiyetinin yarı hissesinin davacı adına tesciline ıslah dilekçesi ile aracın bedelinin tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde,davacının iddialarının asılsız olduğunu, nişanda ve düğünde davacıya takılan ziynet eşyalarını davacı ve ailesinin aldığını,davacının bir bileziğini bozdurarak kendisine cep telefonu aldığını, iki bileziğini babasına ihtiyacı için verdiğini,altın setini ise ev ihtiyaçları için bozdurduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece,davacının araca yönelik katılma alacağı talebinin kısmen kabulu ile 2.500,00 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesi ile davacının ziynet eşyaları talebinin ise kısmen kabulu ile 22 ayar adedi 21 gram 2 adet adana burgu bileziğin (1.890,00 TL) ve 14 ayar 58,50 gram 1 adet set takımının (2.135,00 TL) davalı tarafından davacıya aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı takdirde bedelleri toplamı olan 4.025,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin tüm ,davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.2-) "Eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında, bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak, o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda, katkının başlangıçtaki değeri esas alınır. Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler. Eşler yazılı bir anlaşma ile değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler". (TMK m. 227) Somut olayda,davacı dava dilekçesinde ziynet eşyalarının davalıda kaldığını , davalının iade etmediğini belirterek ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedelinin tahsili ile Türk Medeni Kanununda yer alan edinilmiş mal rejimleri hükümleri gereğince, eşine ait .... tescil plakalı aracın tasfiyesi ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere aracın 1/2 hissesine isabet eden değerinin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı (koca ), bu taleple ilgili 2 adet bileziğin araç alımında kullandığına dair beyanda bulunmuştur. Davacı tanığı .... ise davacının işten ayrıldığında aldığı kıdem tazminatına karşılık 5 tane adana burgu bilezik ile bir adet künye aldığını,müşterek çocuklarının sünnet düğününde 2 adet bilezik takıldığını bu takıların bozdurularak davalının araç aldığını beyan etmiştir. Dosyaya alınan araca ait Araç Takyidat Bilgisi başlıklı belgede, aracın 1990 model... marka olduğu, davalı koca adına kayıtlı bulunduğu yazılıdır. Dosyada bulunan araç sahiplik belgesi ile aracın 29.04.2002 tarihinde edinildiği, 24.05.2002 tarihinde davalı adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Tarafların 1994 yılında evlendikleri, aralarında bu tarihten 01.01.2002 tarihine kadar “mal ayrılığı rejiminin” (TK md.170), bu tarihten, boşanma davasının açıldığı 12.08.2009 tarihine kadar ise “edinilmiş mallara katılma” rejiminin (4721s.TMK.m.202) geçerli olduğu tartışmasızdır. Bahse konu araç edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiş olup bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir (TMK.md.222/3). Edinilmiş malların ne şekilde tasfiye edileceği ise, Türk Medeni Kanununun 226-231’nci maddelerinde gösterilmiştir. Bu hükümlere göre, eklenecek (TMK.md.224) ve denkleştirilecek (TMK.m230) bir değer mevcut değilse, diğer eşin maddi bir katkısının bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, rejimin sona erdiği tarihte mevcut olan edinilmiş malın, tasfiye anındaki değerinin (artık değer) yarısı üzerinde diğer eş katılma alacağına sahiptir(TMK.md.236).Mahkemece,Türkiye Sigorta Birliğinin 15.05.2013 tarihli yazısı kapsamında ... marka aracın 2013 yılı ocak ayı bedel kaydı getirtilerek , salt bu kayıt esas alınarak, tespit edilen araç değerinin yarı oranında davacı kadının bu araçta katkı payının olduğunu belirtir bilirkişi raporuna bu yönden itibar edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Buna göre,davacının araçla ilgili talebinin yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde incelenerek, neticesine göre karar verilmesi gerekirken, açıklanan yönler araştırılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.O halde mahkemece; bu konuda uzman bilirkişiden,tarafların beyanları,sunmuş oldukları tüm deliller birlikte değerlendirilerek rapor alınması, davalının sorumlu tutulabileceği katılma payı bedelinin yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde mükerrer tahsilata da yol açmıyacak şekilde belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: birinci bendde açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 31.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.