Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12320 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16105 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki vasiyetnamenin tenfizi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davacının muris....'nin kızı olduğunu, muris ile davacı arasında ... 3.Noterliği'nin 13.01.2010 tarihli sözleşmesi ile ölünceye kadar bakım sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme ile murisin ... ilindeki tüm taşınmazlarındaki hak ve hisselerini davacıya temlik etmeyi kabul ettiğini, bilahare murisin 13.09.2012 tarihli düzenleme şeklindeki vasiyetname ile gerek sahibi ve hissedarı olduğu gerekse murislerinden intikal edecek menkul ve gayrimenkullerini davacıya vasiyet ettiğini,bu şekliyle davacı için hakların yarışması durumunun oluştuğunu belirterek, ölünceye kadar bakım sözleşmesi ve vasiyetnamenin tenfizini talep ve dava etmiştir.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımına uğradığını, murisin terekesinin tespit edilmediğini, ilgili vasiyetnamenin açılıp okunmadığını ve tenfiz şartlarının oluşmadığını, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını,söz konusu ölünceye kadar bakım sözleşmesi yönünden murisin iradesini sakatlayan nedenler olduğunu, ilgili vasiyetname yönünden ise murisin tasarruf ehliyeti bulunmadığını, söz konusu vasiyetnamenin irade fesadı ile alındığını ve muvazaalı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile; ... 3. Noterliği'nce düzenlenen 13.09.2012 tarih 21212 yevmiye nolu düzenleme şeklindeki vasiyetnamenin tenfizi ile hükümde tek tek sayılan taşınmazlardaki ... oğlu ......'ye ait tapu kayıtlarının iptali ile bu taşınmazlardaki ilgili hisselerin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık; vasiyetnamenin tenfizi istemine ilişkindir.Türk Medeni Kanunu’nun 576.maddesinde; “Miras, malvarlığının tamamı için miras bırakanın yerleşim yerinde açılır. Miras bırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davaları bu yerleşim yeri mahkemesinde görülür.” düzenlemesi getirilmiştir. Madde gerekçesinde ise; “miras malları nerede bulunursa bulunsun, miras işlerinin tek elden, yani aynı mahkeme tarafından yürütülmesinin uygun olacağı” düşüncesi ifade edilmiştir. Ayrıca “miras bırakanın ister ölüme bağlı tasarrufları, isterse sağlararası tasarruflarının” bu madde hükmüne tabi olduğu açıklanmıştır.Her ne kadar madde metninde vasiyetnamenin yerine getirilmesi davaları yer almıyorsa da gerek .... Federal Mahkemesi (BGE 72.I.177 sayılı kararı) gerekse öğreti görüşlerinde (Peter Tuor/Bernhard Schnyder/Jörg Schmit Das Schweizerishe Zivilge setzbuch, 11 Auflage, Zurich 1995 s.360) burada sayılan dava türlerinin tahdidi (sınırlı) olmadığı kabul edilmiştir. (Aynı görüşte Prof.Dr.Necip Kocayusufpaşaoğlu Miras Hukuku .... 1987 s.523). Öte yandan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 11.maddesinde; “Aşağıdaki davalar müteveffanın ikametgahı mahkemesinde görülür.1.Terekenin taksimine ve kısmetin butlan ve feshine ve mirasçılar arasında terekenin idaresine ait iddialar,2.Terekenin taksimi katisine kadar tereke aleyhine ikame olunan davalar….” hükmü yer almaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde bu iki maddenin birlikte değerlendirilip yorumlanması gerekmektedir. Buna göre; vasiyetnamenin yerine getirilmesi (tenfizi) ile ilgili dava; lehine vasiyet yapılan kişi tarafından doğrudan doğruya diğer mirasçılara (miras ortaklığına, terekeye) karşı açılıyorsa ve tereke taksim edilmemişse, bu davanın miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. (Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü 6.Baskı, 2001 c.1 s.491 vd., Prof.Dr.Necip Kocayusufpaşa adı geçen eser s.523). Öte yandan taksim tamamlanmadan terekedeki bir mal hakkında açılacak istihkak davası ile terekenin yazım ve tespiti davaları malın bulunduğu yerde, mirasçılık belgesi verilmesi davası ise mirasçılardan her birinin sakin olduğu yerde açılır. Bu iki halin dışındaki davaların ise miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesinde görülmesi gerekir.Burada yetkili olan miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesi kesin yetkili mahkemedir. Bu yetkinin mahkemece her aşamada re’sen gözetilmesi gerekir. Öyle ise davanın bir taşınmaz davası olarak yorumlanıp, taşınmazların bulunduğu yerde görülmesi gerektiği düşüncesi isabetli değildir ( YHGK. 04.10.2006 gün ve 2006/2-538-2006/619s.içt.).Somut olayda; davaya konu edilen 13.09.2012 tarihli vasiyetname ve yine 13.01.2010 tarihli düzenleme şeklindeki ölünceye kadar bakım sözleşmesi incelendiğinde, muris...'nin yerleşim yerinin ''..../...'' adresi olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda ifade edilen yasa hükümleri ve açıklamalar dikkate alınmak suretiyle muris...'nin yerleşim yerinin ''.../...'' adresi olduğu ve vasiyetnamenin tenfizi davalarında murisin yerleşim yeri mahkemesinin kesin yetkili olduğu gözetilerek dava dilekçesinin yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, esas hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.