Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12301 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7611 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 30. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/12/2013NUMARASI : 2013/44-2013/188Taraflar arasında görülen vasiyetin iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekillerince temyiz edilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalılardan Darüşşafaka vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalılardan Darüşşafaka vekili Av. Ö. A. ile D.. G.. vekili E. K. G. geldi. Aleyhine temyiz olunan davacı ve vekili gelmedi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, davacının murisi (kardeşi) G. Y.'un "sözlü vasiyetname" ile malvarlığını davalı Darüşşafaka Cemiyetine vasiyet ettiğini, sözlü vasiyetname koşullarının oluşmadığını, TMK'nun 539.maddesinde açıklanan koşulları içermediğinden bahisle sözlü vasiyetnamenin iptalini, olmadığında saklı payın tenkisini talep etmiştir.Davalı Darüşşafaka Cemiyeti vekili cevabında, sözlü vasiyetnamenin usulüne uygun düzenlendiğini, murisin boyun ağrısı sırasında komşularına sözlü vasiyette bulunduğunu beyan etmiştir.Diğer davalı D.. G.. ise cebavında, murisin yasal mirasçısı (kardeşi) olduğunu, aynı sözlü vasiyetnamenin iptali ile ilgili İstanbul Anadolu 24.Asliye Hukuk Mahkemesinde 2013/832 E.sayılı dava dosyası ile dava açıldığını, birleştirilmesi gerektiğini beyan etmiştir.Mahkemece; davaya konu vasiyetnamenin yasal şartları taşımadığından davanın kabulüne karar verilmiş; hükmü davalılar ayrı ayrı temyiz etmiştir.Dosya kapsamından davacının murisi (kardeşi) G. Y.'un komşularına 14.02.2011 tarihinde ziyarete gittiği sırada mal varlığını davalı Darüşşafaka Cemiyeti'ne vasiyet edeceğini sözlü olarak beyan ettiği, daha sonra 16.02.2011 tarihinde evinde hastalandığı, 23.02.2011 tarihli belge ile sözlü vasiyetnamenin murisin komşuları tarafından yazıldığı, murisin 06.04.2011 tarihinde vefat ettiği, 02.12.2011 tarihinde vasiyetnamenin okunması davasının açıldığı ve dosyanın derdest olduğu anlaşılmaktadır.HMK'nun 297/1-c (HUMK'nun 388.ve 389.) maddesi gereğince "Hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri gösterilmesi gereklidir." Yine aynı maddenin 2.bendinde "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmü getirilmiştir.Dava dilekçesinde "Sözlü vasiyetnamenin iptali olmadığında tenkisi" talebinde bulunulmasına rağmen, mahkemece; "Davaya konu vasiyetname MK.539.maddesi çerçevesinde yasal şartları taşımadığından davanın kabulüne" karar verilmesi nedeniyle taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar ile ilgili şüphe ve tereddüt oluşturan, açık olmayan hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.Ayrıca, davalı D.. G..'in aynı vasiyetnamenin iptali ile ilgili İstanbul Anadolu 24.Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı 2013/832 E.sayılı dava dosyası olduğu ve davalı tarafından birleştirme talebinde bulunulduğu anlaşıldığına göre, HMK'nun 166(HUMK'nun 45.) maddesi gereğince "Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda bağlantı var sayılacağı" ve " Aralarında bağlantı bulunması durumda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir." hükmü gereğince mahkemece davaların birleştirilmesi ile ilgili karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalılar için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100'er TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.