MAHKEMESİ : KAHTA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/02/2013NUMARASI : 2012/314-2013/123Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde; A. İli, K.İlçesi, Ş.Mahallesi .. parsel sayılı taşınmazın 531,08 m2'lik kısmının müvekkili tarafından davalıdan uzun zaman önce haricen satın alındığını, müvekkilinin bu taşınmaza meyveli-meyvesiz ağaçlar diktiğini, daha sonra davalı tarafından bu taşınmazın başka bir kişiye devredildiğini öğrendiğini belirterek, bahçedeki ağaçların bedellerinin ve arsanın rayiç bedelinin mahkemece tespit edilen miktarı üzerinden fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL'nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; taşınmazı tapusuz olarak davacı tarafa sattığını, daha sonra taşınmazı tapulu olarak dava dışı A.Çu.'ya sattığını ve adıgeçenin tapuyu vereceğini söylemesine rağmen vermediğini belirtmiş; yine 04.09.2012 tarihli duruşmadaki beyanında davacı tarafa yaklaşık 400 m2'lik arsayı sattığını, ancak kaç para aldığını anımsamadığını, sonradan tapuda ifraz işlemini yaptıramadığını, sonrasında aynı yeri A. Ç.ya sattığını ve adıgeçenin para vermesi gerektiğini beyan etmiştir.Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek; tapuda resmi satışın yapılmaması nedeniyle MK.706. maddesi gereğince geçerli olmayan sözleşmede tarafların sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlü oldukları, ancak davalı tarafın taşınmazı tapuda A. Ç. isimli kişiye devrettiği, bu nedenle karşılıklı iadenin mümkün olamayacağı anlaşıldığından tespit dosyasında belirlenen 32.554,04-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçersiz (harici) satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.Dosyada mevcut tespit dosyasındaki bilirkişi raporunun incelenmesinden; arsa bedeli ile arsa üzerine dikilen ağaçların bedeli tespit edilmiş, ikisinin toplam değerinin 32.554,04 TL olduğu belirlenmiş, davacı tarafından daha sonra bu miktar üzerinden dava ıslah edilmiştir.Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.Somut olayda, taraflar arasında harici satış sözleşmesi ile dava konusu taşınmazın satıldığı bedelin ödendiği, ancak tapuda resmi satışın yapılmadığı ve bu hususun da tarafların kabulünde olduğu ancak davacı tarafından ne kadar bedel verildiğinin davalı tarafından hatırlanmadığı ve mahkemecede bedelin açıklattırılmadığı anlaşılmaktadır.Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadığı için MK. eski 634. madde yeni 706 md., BK.213 Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. O nedenle geçerli sözleşmelerde olduğu gibi, taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince geri isteyebilir.Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.Bilindiği gibi ülkemizde yaşanan enflasyon uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyretmiş ve paramızın değeri (alım gücü) de bununla ters orantılı olarak devamlı düşmüştür. Belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir.Bugüne kadar uygulanan kurallara göre geçersiz sözleşme gereğince alıcının akit tarihinde verdiği paranın aynı miktarda iadesine karar verilmesi, gerçek hayatta büyük sarsıntılara, tutarsızlıklara, adalete karşı var olması gereken güvenin sarsılmasına neden olmuş, kamu vicdanında haklı eleştiri konusu yapılmıştır.Şu durumda hukuken geçersiz sözleşmeler, sebepsiz zenginleşme kuralları uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı hiçbir zaman gözardı edilmemelidir. Bu husus hakkaniyetin ve adaletin bir gereğidir. Bu bakımdan iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye, karar verilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde kısmi iade durumu oluşacak, iade dışındaki zenginleşme iade borçlusu yedinde haksız zenginleşme olarak kalacak, iade borçlularının iadede direnmelerine neden olacaktır.Hal böyle olunca; mahkemece, taraflar arasındaki harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin ve ağaç bedelinin, ifanın imkânsız hale geldiği tarihin saptanması suretiyle ve bu tarih itibariyle, enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında konusunda uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmesi ve bu miktara hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.