Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12185 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10527 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; davalının 10.08.2010 tarihinde ilk abonelik başvurusunda bulunduğunu ancak abonelik ücretini yatırmadığından abonelik sözleşmesi imzalanmadığını, 07.10.2011 tarihinde davalı adresinde yapılan kontrolde davalının branşmana piyasadan temin ettiği sayaç takarak kaçak su kullandığının tespit edilerek tutanak altına alınması sonrasında davalının 10.10.2011 tarihinde ilk abonelik ücretini yatırmak suretiyle abonelik sözleşmesi imzalandığını, 28.10.2011 tarihinde de standartlara uygun sayacın takıldığını, Tarifeler Yönetmeliğinin 35. maddesi gereğince davalı hakkında 10.08.2010 ilk başvuru tarihi ile 07.10.2011 kaçaksu kullanımı tespit tarihi arasındaki süre için 4.034,49 TL su bedeli tahakkuk ettirildiğini, davalı abonenin 2011 yılı 11. ayına ait su borcunun 12.02.2013 tarihli mahsup işlemi sonrasında kalan bedeli süresinde ödemediği için 4.034,49 TL asıl alacak, takip tarihine kadar işlemiş faiz, faizin KDV'si, faizsiz alacak ile birlikte toplam 5.246,68 TL üzerinden dava konusu icra takibine başlanıldığını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı dilekçesinde;kurum yetkililerince yapılan tespitte 114 m3 su kullanım tespit edilmesine rağmen tarafına kurumca gönderilen yazıda 423 m3 karşılığı su kullandığının tahakkuk ettirildiğini, borcunun KDV dahil 419,70.TL bir ücrete tekabül ettiğini, gecikme faizi de dahil edilirse toplam 632,28.TL borcunun bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini ve davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; ''...Bilirkişi raporunda tarafların iddia ve cevapları, borçla ilgili belgeleri detaylı olarak inceledikten sonra sonuç olarak; kaçak kullanım su miktarının 114m3 olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu değer üzerinden 2013 İzsu tarifesi ile kaçak kullanılan su miktarının KDV dahil 419,60.TL olduğunu, 2013 yılı fiyatları kullanıldığından ayrıca faiz hesabı yapılmasına gerek olmadığını tespit etmiştir. Taraflar rapora karşı yazılı beyanda bulunmuşlar ve mahkememizce bilirkişiden 17/06/2014 tarihli ek rapor alınmıştır. Bilirkişi bu raporda itirazları değerlendirdikten sonra tarifelr yönetmeliğinin 35.maddesi kabul edilir ise bu durumda toplam tahakkukun 3.947,10.TL kaçak kullanım su bedeli olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ancak ek raporuna kök rapordaki kullanılan su miktarının mevcut sayaç ile tespit edilmesinden dolayı 114 m3 olarak kabul edilmesi gereken su miktarının 2013 tarifesine göre kaçak kullanım bedelinin 419,60.TL olduğunu da işaret etmiştir. Mahkememizce yapılan değerlendirmede bilirkişinin kök raporunda belirttiği ve ek raporunda da tekrar ettiği üzere oluşa ve yasaya uygun olarak belirlenen 419,60.TL lik hesaplamanın dikkate alınması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Çünkü kaçak su olarak kullanılan miktarın sayaç üzerinden yapıldığının kesin olduğu, kullanılan su miktarının da mevcut sayaç ile belirlendiği anlaşılmakla, 114 m3 olan ve İzsu yetkililerince tutanak altına alınan fotoğraflanan bu durum için 2013 yılı İzsu tarifesine göre KDV dahil yapılan hesaplama sonucu bulunan rakamın 419,60.TL olarak uygulanması gerektiği sonuç ve kanatine varılmıştır. Bu nedenle de icra dosyasına davalının yaptığı itirazda kabul ettiği ve itirazsız kesinleşen 632,28.TL lik tutardan bilirkişinin hesapladığı tutar daha düşük olduğundan davalı itirazında haklıdır. Dolayısıyla davacı taraf davasını ispat edememiştir.'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının kaçak su kullanımı nedeniyle tahakkuk ettirilen kaçak su bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, kaçak su olarak kullanılan miktarın sayaç üzerinden yapıldığı, kullanılan su miktarının da mevcut sayaç ile belirlendiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.Dava konusu kaçak su kullanımı hakkında davacı idarenin Tarifeler Yönetmeliğinin 35/a madde ve fıkrasına göre;'' Abone veya abone olmaksızın şube yolundan veya şebeke hattından su temin suçtur...Abonesi...yok ise daire başına günde 1 m3 su tüketildiği varsayılarak yürürlükteki (en son) konut tarifesinin 3. kademesindeki fiyat esas alınmak suretiyle hesap edilen bedel tahsil olunur. Hesaplanan sürenin 3 aydan fazla olması durumunda inandırıcı delil ve belgelerle ispatı ve ibrazı gereklidir.Bunun mümkün olmaması durumunda kaçak kullanım süresi 3 ay kabul edilir ve hesaplamalar bu süre üzerinden yapılır. Süre tespitinde kullanım yerinin çalışma özelliği de göz önüne alınır.''Somut olayda, davalının adresinde 07.10.2011 tarihinde yapılan kontrolde, su aboneliği olmadan branşmana piyasadan temin edilen su sayacı takılmak suretiyle kaçak su kullanıldığının tespit edildiği, davalının 10.10.2011 tarihinde su abonesi olduğu, bu suretle davalının söz konusu tespit tarihinde aboneliği olmaksızın kaçak su kullandığı açık olup, kaçak su bedelinin yukarıda anılan Tarifeler yönetmeliğinin 35/a madde ve fıkrasına göre yapılması gerekmektedir.Hal böyle olunca, mahkemece; dosyanın öncelikle kaçak su tüketim hesabı konusunda uzman mühendis bir bilirkişiye verilerek, davacı idarenin davalıdan tahsilini isteyebileceği bedelin, tahakkuk tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümleri çerçevesinde hesaplanması hakkında, bilirkişiden hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulması gerekmiştir.SONUÇ; Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.