Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12182 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11858 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/13 Esas, 2013/34 Karar ile 02/01/1944 doğumlu muris ....'ya ait .... Noterliğinin 03/05/2012 tarih .... yevmiye nolu vasiyetnamesinin açılmış sayılmasına ilişkin karar verildiğini, söz konusu vasiyetname ile murisin ... ... köyü ve çevrelerinde bulunan bilumum gayrimenkullerini oğlu ...'ya bıraktığını, vasiyetname yapacak kişinin ayırt etme gücüne sahip olmasının şart olup bunun tam teşekküllü bir hastaneden alınacak heyet raporuyla ispat edilmesi gerektiğini, murisin ölmeden önce algılama yeteneğini kaybettiğini, bu hususun tanık ifadeleriyle anlaşılacağını, vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan tanıkların durumunun dikkate alınmadığını, sadece beyanları doğrultusunda hareket edildiğini, fiil ehliyetlerinin bulunup bulunmadığının mahkemece araştırılması gerektiğini, bırakılan mal varlığının vasiyetnamede açık, kesin ve net belirtilmediğini, ayrıca vasiyetnamenin açılması davasında taraf teşkili sağlanmadığını, bu nedenle vasiyetnamenin de açılmamış sayılması gerektiği kanaatinde olduklarını ileri sürerek; hukuka ve hakkaniyete aykırı bir şekilde düzenlenen vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya bir cevap vermemişler, duruşmaya katılan davalı ... ve vekili açılan davayı kabul etmediklerini beyan etmişlerdir.Her ne kadar davacı tarafça söz konusu vasiyetnameyi düzenleyen muris ...'nın ayırt etme gücüne sahip olmadığı, vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olarak tanzim edilmediği ve vasiyet edilen mal varlığı değerlerinin belirsiz olduğu gerekçesiyle vasiyetnamenin geçersiz olduğu belirtilmiş ve bu nedenle iptali mahkememizden talep edilmiş ise de dava konusu vasiyetnamenin, sağlık raporunun, tanık beyanlarının ve tüm dosya kapsamının incelenmesi sonucu Muris ...nın vasiyetnamenin düzenlendiği süreçte sağlık durumunun yerinde olduğu, vasiyetnamenin usulüne uygun olarak düzenlediği ve vasiyet edilen malvarlığı değerinin muayyen olduğu anlaşıldığından'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava vasiyetnamenin iptaline ilişkindir.Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun” fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9.maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10.maddesinde de, fil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek” ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “eylem ve işlev ehliyeti olarakda tarif edilerek aynı yasanın 13.maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.11.06.1941 tarih 4/21 Esas-Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da belirtildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmayacaktır. Temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.Hele ayırt etme gücünün nisbi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli tıp kurumundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen Medeni Kanunun 409/2 maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür. (HGK. 18.07.2007 tarih 2007/1-553 Esas, 2007/556 Karar) Somut olayda, muris 1944 doğumlu olup, vasiyetnamenin düzenlendiği 03.05.2012 tarihinde 68 yaşındadır. 03.05.2012 tarihinde murisin müracaatı üzerine .... Eğitim ve Araştırma Hastanesi Baştabipliği tarafından psikiyatrik muayenesi yapılarak, akli melekelerinin yerinde olduğu ve işlem yapabilme yeteneğinin bulunduğunu bildirir hekim raporu düzenlenmiştir. Yargılama sırasında dava konusu vasiyetnamenin düzenlenmesi sırasında tanık olarak imzaları bulunanlar dinlenmiş, vasiyetçinin akıl sağlığının yerinde olduğunu belirtmişlerdir.Bu durumda; hukuki ehliyet durumunun yetkili sağlık kurulundan alınan rapor ile kanıtlanması esastır. Mahkemece, davacıdan murisin vasiyetname tarihindeki sağlık durumunu gösterir hastane kayıt, reçete, rapor, sağlık karnesi vs. gibi delilleri re'sen sorulup istenerek, vasiyetnamenin tazmininde alınan hastane raporu da celp edildikten sonra, vasiyetnamenin tanzim tarihinde murisin hukuki ehliyete sahip olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınarak sonucu uyarınca bir karar verilmelidir. (HGK. 18.07.2007 tarih ve 583-556 ve HGK. 11.03.2015 tarih ve 1630-1011)Hal böyle olunca, mahkemece; ehliyetsiz olduğu ileri sürülen mirasbırakanın vasiyetname tarihine yakın günlerde ve sonrasında tedavi görüp görmediği hususunda tarafların bilgisine başvurularak varsa doktor raporları, hasta müşahede kağıtları ve film grafilerinin eksiksiz olarak celbedilmesi, sonrasında vasiyetname tarihinde mirasbırakanın fiil ehliyetinin olup olmadığının tesbiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, belirtilen bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ :Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.