MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesi ile; tarafların 30 yıllık evli olduklarını, müşterek iki çocuklarının olduğunu, tarafların sekiz aydır ayrı yaşadıklarını, davalının kira, elektrik, su dışında evin ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, davacı hasta olmasına rağmen ilgilenmediğini, ameliyat için...’a yalnız gönderdiğini, davacının sağlık sorunları ile de gelir getirici herhangi bir işte çalışamadığını, davalının ise devlet memuru olduğunu iddia ederek aylık 1.500TL nafakaya karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; evlilik birliğinin bu hale gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, davacının müşterek konutu terk ederek gittiğini ve akabinde nafaka davası açtığını, davacının annesi ile birlikte kaldığını, yurt dışında bulunan kardeşlerinin kendisine destekte bulunduğunu bu nedenle ayrı yaşama nedeni ile yoksulluğa düşmesinin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davacı tanıklarının beyanları inandırıcı olmaktan uzak ve çelişkili bulunmuş, itibar edilmemiş, davalı tanıklarının beyanlarından ise davalı kadının not bırakarak kendi isteği ile evi terk ettiği ve TMK m.196 kapsamında terk eylemini haklı gerekçeye dayandırmadığı, davacının terk olgusunun dayandığı sebepleri, terk etmede ve ayrı yaşamada haklı bir sebebinin olduğu hususlarının ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK'nun 186/3. maddesi uyarınca eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar. Aynı yasanın 195.maddesine göre de; evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Yine 197.maddesine göre de; eşlerden biri ortak hayat sebebi ile kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Bu durumda, hâkim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya ilişkin önlemi alır.Somut olayda mahkemece özetle; davacının ayrı yaşamada haklı olduğunu ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı tanıklarından ... yeminli beyanı ile davacının romatizma hastası olduğunu, yürümekte güçlük çektiğini, davalının maddi manevi destekte bulunmadığından, davacıya ...’a gelmesi halinde tüm masraflarını karşılayarak kendisini tedavi ettirebileceğini söylediğini, bunun üzerine davacının İstanbul’a geldiğini, İstanbul’a geldiği süreçte davalının hiç arayıp sormadığını belirtmiş, yine davacı tanıklarından ... yeminli beyanı ile; davalının davacının ihtiyaçları ile ilgilenmediğini, davacının hastanede yattığı beş günlük süreçte yanında kaldığını, taburcu edilme aşamasında dahi davalının gelmediğini belirtmiştir. Her ne kadar davalı tanıklarının tümü davacının hiçbir rahatsızlığı olmadığını beyan etmiş iseler de; dosya arasında bulunan sağlık raporu ile davacının romatoid artrit (iltihaplı romatizma) hastalığı bulunduğu sabittir. Buna göre davalının, davacının hastalığına rağmen, onunla ilgilenmediği, ihtiyaçlarını karşılamadığı, yeminli tanık beyanları ve sağlık raporu ile kanıtlanmış bulunmaktadır.O halde mahkemece; davacının, tanık beyanı ile ayrı yaşamada haklılığını ispat ettiği kabul edilerek, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet ölçüsünde davacı lehine uygun bir miktar nafakaya hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.