Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12106 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4010 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : KIRIKKALE 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 02/10/2014NUMARASI : 2014/300-2014/510Taraflar arasındaki nafakanın artırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; boşanma kararı ile velayeti davacı(kadın)a bırakılan müşterek çocuk Emrehan'ın büyüdüğü, ihtiyaçlarının arttığı, çocuğun sağlık problemlerinin de bulunduğunu belirterek son artırım kararı ile 210TL olarak belirlenen iştirak nafakasının 710TL olarak artırımını talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; birikmiş nafaka borcu olan 15.000TL' yi ödeyebilmek için çevreye borçlandığı, bu borç için aylık 500TL ödediği, yeniden evlendiği, ödeme gücünün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; aradan geçen sürede nafaka alacaklısı müşterek çocuğun ihtiyaçlarının arttığı, nafakanın yetersiz kaldığı, tarafların ekonomik sosyal durumları ve davalının aynı zamanda velayeti kendisinde olan diğer müşterek çocuğun giderlerini karşıladığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile nafakanın aylık 250TL olarak artırımına, hükmedilen nafakaya 2 yıl ile sınırlı yıllık ÜFE artış oranında artırım uygulanmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK.nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden tarafların 20.06.2007 tarihinde boşandığı, 04.01.2005 doğumlu müşterek çocuk Emrehan' ın velayetinin davacıya, diğer müşterek çocuk 02.10.2001 doğumlu Oğuzhan' ın velayetinin davalıya bırakıldığı, boşanmayı müteakip davacı tarafından açılan 21.09.2009 ve 20.01.2012 dava tarihli artırım talepli davalarda boşanma ile nafaka alacaklısı müşterek çocuk Emrehan lehine hükmolunan aylık 150TL iştirak nafakasının sırayla 180 ve 210TL olarak artırımına karar verildiği, nafaka alacaklısı müşterek çocuk Emrehan'ın boşanma tarihinde 2 yaşında iken iş bu dava tarihi itibariyle 8 yaşını ikmal ettiği, 3. sınıf öğrencisi olduğu, davacının ev hanımı olup, 350TL kira gideri bulunduğu, davalının ise Silah Fabrikası'nda memur olarak çalıştığı, aylık gelirinin 3.200TL olduğu anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, nafakanın niteliği, müşterek çocukların ihtiyaçlarındaki artış, davalı babanın ekonomik durumu ve ödeme koşulları, dikkate alındığında TMK 4.maddesinde yer alan hakkaniyet ilkesine uygun bir şekilde nafakanın artırımına gidilmesi gerekirken yazılı şekilde az miktarda iştirak nafakası takdiri isabetli olmamıştır.Ayrıca, hâkim, iki tarafın iddia ve savunmaları ile bağlı olup, talepten fazlasına veya başkasına hükmedemez.(HMK m.26; HUMK m. 74) Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesi ile sadece nafakanın artırılmasını talep etmiş, sonraki yılların artışına ilişkin bir talepte bulunmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece, bu yön gözetilmeksizin nafakanın 03.04.2015 ve 03.04.2016 tarihlerinde geriye dönük 1 yıllık üfe ortalamasına göre, 2 yıl süre ile, yıllık ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.