MAHKEMESİ : İNCESU ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 19/06/2014NUMARASI : 2013/75-2014/252Taraflar arasında görülen tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl ve birleşen dosya davacısı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı taraf dava dilekçesinde, davalı ile 2012 tarihinde evlendiklerini, eşinin ortada hiçbir sebep yokken ailesinin etkisiyle müşterek haneden eşyaları gece alıp, ailesinin evine götürdüğünü, davalının ve ailesinin, kendisini İncesu ilçesinde oturan ailesinin yanına bıraktıklarını, davalının kendisi ile hiç ilgilenmediğini, kendi annesinin yardımı ile tedavi gördüğünü, şu anda ailesinin yanında kaldığını, maddi desteğe ihtiyacının olduğunu ileri sürerek, aylık 600 TL nafakaya hükmedilmesi istemiştir.Birleşen dava ile davacı; Davalı ile evliliğinden 05.02.2013 doğumlu bir çocukları olduğunu, davalının yeni doğan çocuklarını görneye gelmediğini, çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığını bildirerek çocuk için aylık 600 TL nafakaya hükmedilmesini istemiştir.Davalı taraf cevap dilekçesinde, TMK ve HMK gereğince, davanın taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiğini, tarafların ikisinin de yerleşim yerinin İncesu ilçesi olduğunu, bu nedenle mahkemenin yetkisizliğine karar verilerek dosyanın yetkili İncesu Asliye (Aile) mahkemesine gönderilmesini, ayrıca davacıya ailesi ile görüşmemesi konusunda baskı yapılmadığını, davacının kendi başına bırakılmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, asıl davanın ve birleşen İncesu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/184 esas sayılı davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tedbir nafakası talebine ilişkindir.4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 186/3.maddesi uyarınca; eşlerin birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.TMK'nın 195. maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı yasanın 197. maddesine göre; "Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple olanaksız hale gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir. Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hakim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre gereken önlemleri alır."Somut olayda, taraflarca bildirilen tanıklar dinlenmiş davalı tanıklarının beyanlarına itibar edildiği gerekçesiyle davacı kadının nafaka isteminin reddine karar verilmiştir. Ancak gerekçede davacı tanıklarının anlatımlarına neden itibar edilmediği, buna göre de davalı tanıklarının beyanlarının hükme neden esas alındığı gerektiği gibi açıklanmamıştır. Oysa mahkemece dinlenen tanık beyanlarından hangilerinin hükme esas alındığı dolayısıyla hangi tanık beyanlarına itibar edilmediği, mahkemenin kararının gerekçesinde gösterilmelidir. Buna göre mahkemece davacı kadının tedbir nafakası istemi yönünden taraf tanıklarının neden hükme esas alındığının veya alınmadığının Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde belirtilmesi gerekirken eksik inceleme ile istemin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Diğer taraftan Dairemizin yerleşik uygulamasına göre küçüğe fiilen bakan anne veya babanın tedbir nafakası isteyebileceği, diğer bir ifadeyle, ayrı yaşamakta haklılık olgusunun, çocuk yönünden değerlendirilemeyeceği kabul edilmektedir. Bu durumda mahkemece, çocuğun ihtiyaçları ve tarafların sosyal ekonomik durumuna göre hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken talebin tümden reddi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.07.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.