Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1201 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16400 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 02/04/2013NUMARASI : 2011/499-2013/193 Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili, davalıların murisi F.. M.. ile 25.12.1992 yılında M.. mah. P.. cad. No:.. D: .. B... adresinde bulunan gayrimenkul için su aboneliğine ilişkin sözleşme yapıldığını, abonelik sözleşmesinde mesken olarak görünen yerin restaurant olarak işletildiğinin, sayacın müdahaleli, sayaç mührünün kopuk ve numaratör tamburlarına zorlayarak müdahale edildiğinin tespit edildiğini, bu nedenlerle 01.06.2001 tarihinde Kaçak Su Kullanım Tutanağı düzenlendiğini, abone F.. M.. 'in 06.01.2006 tarihinde öldüğünü, kaçak su kullanım tutanağına istinaden tahakkuk ettirilen kaçak su kullanım bedelinin tahsili amacıyla, F.. M.. mirasçısı olan davalılar hakkında icra takibi başlatıldığını, davalıların borca itiraz ettiklerini ve takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalıların yapmış oldukları itirazın iptali ile % 40 dan aşağı olmamak ??zere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, sözkonusu gayrimenkulün 1996 yılına kadar davalıların murisi F.. M.. 'e ait olduğunu, 06.06.1996 yılında dava dışı M.. K..adındaki şahsa satıldığını, davalıların borçlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur Mahkemece, davanın reddi ile davalılar vekilinin icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının değerlendirilmesi sonucunda; Uyuşmazlık konusu, davalıların murisinin aboneliğinin bulunduğu ve kaçak su kullanılan gayrimenkulün kayden satılmasına rağmen, aboneliğini iptal ettirmeyen davalıların kaçak su kullanımından sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, davacı ile davalıların murisi F.. M.. arasında 25.12.1992 yılında M.. mah. P.. cad. No:.. D: .. B.. adresinde bulunan gayrimenkul için BA 1716987 nolu sözleşme ile su aboneliği tesis edildiği, bu gayrimenkulün 06.06.1996 yılında M.. K.. 'ye satıldığı, 31.05.2001 tarihinde Ö.. Tur.Eğ.A.Ş.'ye, 01.10.2001 tarihinde A.. Tur. A.Ş.'ye kiraya verildiği, 18.04.2003 tarihinde C.. Ö.. 'e, 20.03.2008 tarihinde Kazım Aktürk 'e satıldığı ve bu şahıslar adına tapuya tescil yapıldığı, halihazırda yanmış ve metruk halde olduğu anlaşılmaktadır. 01.06.2001 tarihli Kaçak Su Kullanım Tutanağı ile ev olarak kayıtlı olan bu yerin, M... P.. K.. Restaurantı olarak işletildiği ve usulsüz su kullanımının tespit edildiği, 06.07.2001 tarihinde sayacın söküldüğü, Sayaç Hareketleri Müdürlüğünde yapılan incelemede sayacın müdahaleli, sayaç mührünün kopuk olduğunun, numaratör tamburlarına zorlayarak müdahale edilmiş olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır. Kaçak su kullanımından dolayı kullanan şahsın haksız fiil hükümlerinden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak bu sorumluluk abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Davalıların murisi F.. M.. 'in su aboneliğini 06.06.1996 yılında gayrimenkul satıldıktan sonra iptal ettirmediği, F.. M.. 'in 06.01.2006 tarihinde öldüğü ve mirasçısı olan davalıların da murise ait su aboneliğini murisin ölümünden sonra iptal ettirmediği ve davalıların abonelik nedeniyle kaçak su kullanım bedelinden sorumlu oldukları anlaşılmaktadır. İSKİ Tarifeler Yönetmeliği'nin 36. maddesi hükmünde, abone olmaksızın İSKİ‘ye ait su taşıyan borulardan veya yer altı suyu kaynaklarından herhangi bir teknik düzenle su almak kaçak su kullanma fiili olarak tanımlanmış; kullanma, süresi, ölçü sisteminin mühür altına alındığı tarih, son endeks tespit tarihi suyun kesildiği tarih, abonman sözleşmesi imza tarihi, varsa daha önce kaçak su kullandığına ait tutanağın tarihi, binaya yeni taşınılmış ise yerleşme tarihi, ana hattan bağlantı yapıldığı tarih ve bilenlerin yazılı ve imzalı beyanları ile İSKİ tarafından belirlenecek diğer tespit şekillerinde dikkate alınarak tespit edileceği, hesaplanan sürenin 90 günden fazla olması durumunda inandırıcı delil ve belgelerle ispatı ve ibrazı gerekli olduğu, bunun mümkün olmaması durumunda kaçak su kullanım süresi abone olmayanlar için, 90 gün kabul edileceği ve hesaplamaların bu süre üzerinden yapılacağı, süre tespitinde kullanım yerinin çalışma özelliği de gözönüne alınacağı ve kaçak su kullanım süresinin 1 yılı geçemeyeceği; sözleşmesiz sayaçsız kaçak su kullananlara kaçak su tutanağı düzenleneceği, kaçak su kullanan birimin türüne, niteliklerine ve çalışan kişi sayısına göre yönergede belirlenecek yeterli izleme dönemi sonucunda tespit edilecek averaj baz alınarak kaçak su cezası tahakkuk ettirileceği açıklanmıştır. Yargılama sırasında bilgisine başvurulan avukat bilirkişinin raporu doğrultusunda, mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Rapor düzenleyen bilirkişinin, davanın konusunu oluşturan kaçak su kullanımı konusunda uzman olmadığı kuşkusuzdur. Kaçak su bedelinin yukarıda açıklanan yönetmeliğin 36. maddesi hükmünde açıklanan yönteme göre belirlenmesi gerekir. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular dikkate alınarak, mahkemece kaçak su kullanımı konusunda uzman olan mühendis bir bilirkişiden yönetmelikteki esaslar da değerlendirilerek kaçak su kullanım bedelinin belirlenmesi yönünde ayrıntılı, denetime elverişli rapor alınması ve edinilecek kanaate göre hüküm kurulması gerekirken, mahkemece delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.