Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11981 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11741 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 15/04/2014NUMARASI : 2012/284-2014/303Taraflar arasında görülen iştirak ve yoksulluk nafakasının artırılması davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalının vasisi tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların Kocaeli 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/719 E. - 2001/141 K. sayılı dosyası ile boşandıklarını, mahkemenin müşterek çocuk için 25 TL iştirak nafakasına, 40 TL yoksulluk nafakasına hükmettiğini, geçen zamanda nafakaların yetersiz kaldığını iddia ederek, müşterek çocuk için ödenen nafakanın 250 TL'ye, davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının 350 TL'ye arttırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vasisi cevap dilekçesi ile; davalının maaşının kendi masraflarına yetmediğini savunarak, iştirak ve yoksulluk nafakasının arttırılması taleplerinin reddini dilemiştir.Mahkemece; Kocaeli 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/719 E. - 2001/141 K. sayılı kararı ile hükmedilen 40 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olmak üzere 200 TL'ye çıkartılmasına, aynı kararla müşterek çocuk Nur için hükmedilen 25 TL iştirak nafakasının dava tarihinden 05.04.2011 tarihine kadar aylık 125 TL'ye yükseltilmesine, 05.04.2011 tarihinde reşit olması nedeniyle bundan sonraki dönemle ilgili talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalının vasisi tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;Davaya konu ve artırılması istenilen nafakaya hükmolunan boşanma davası sonucu verilen Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/719 E.- 2001/141 K. sayılı kararına bakıldığında, hükmün 3.fıkrasında ''...davacı L. için takdiren 40.000.000 TL ve çocuk Nur için takdiren 25.000.000 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine'', 4.fıkrasında ''çocuk için takdir edilen tedbir nafakasının boşanma hükmü kesinleştiğinde iştirak nafakasına dönüştürülerek devamına'' karar verildiği anlaşılmaktadır.Tedbir nafakası, TMK'nun 169-200. maddeleri ile hüküm altına alınmıştır. Buna göre; boşanma davası devam ederken hakim ailenin korunması amacıyla eş ve küçük çocuklar için tedbir nafakasına karar verebilir. Bu durumda tedbir nafakası boşanma kararının kesinleşme tarihine kadar devam eder, kesinleşme tarihinden sonra nafaka kesilir. Hükmedilen tedbir nafakasının kendiliğinden, kararın kesinleşmesi ile yoksulluk nafakasına dönüşmesi söz konusu değildir.Somut olayda da davacı eş lehine hükmedilen tedbir nafakasına ilişkin, hükmün kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devam edeceği yönünde herhangi bir karar verilmediği, sonuç olarak bahsi geçen boşanma davasında davacı kadın lehine hükmedilmiş bir yoksulluk nafakası hükmü olmadığı anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, yukarıdaki açıklamalar göz önünde bulundurularak, davacının yoksulluk nafakasının arttırılması talebinin reddi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.