MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİTaraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin maliki olduğu ... ili .... ilçesi ... Mahallesi 46719 ada 1 parsel üzerinde yer alan 15-B/16 numaralı bağımsız bölüm niteliğindeki konutu için su abonelik işlemini tesis etmek üzere davalı idareye başvurduğunda kendisinden kanal katılım payı ve şebeke hisse bedeli olarak 2.722,76 TL bedel ödemesi gerektiğinin ileri sürüldüğünü, müvekkilinin 28.06.2010 tarihinde söz konusu bedeli davalıya ödediğini, dava konusu taşınmaz için yüklenici kooperatif tarafından arsa değerinin %2 si oranında davalı idareye kanal katılım payı ve şebeke hisse bedeli ödendiğini, bilahare yapı kullanım izni alındığını, dava konusu taşınmaz ile aynı sitede yer alan diğer taşınmazlar için değişik mahkemelerde görülen davalarda bilirkişilerce yapılan hesaplamalarda davalı idarenin kanal katılım payı ve şebek hisse bedeli adı altında talep edebileceği bedelin ortalama 450 TL olduğunun belirlendiğini, buna rağmen davalı idarenin kendilerinden fahiş miktarda bedel talep ve tahsil etmesinin hukuka aykırı ve haksız olduğunu, dava konusu taşınmazın iskan tarihi ile abonelik tarihi arasında davalı idarenin herhangi bir hizmetinin bulunmadığını, işleme dayanak olan ... Tarifeler yönetmeliğinin 39. maddesinin ... 2. Vergi Mahkemesinin 02.05.2012 tarih ve 2011/543 E. 2012/963 K. sayılı kararı ile iptal edildiğini, bu karar sonrasında davalı idarece 110 TL gibi bir bedel tahsil edilerek su abonelikler tesis edildiğini ileri sürerek, müvekkilinin kanal katılım payı ve şebeke hisse bedeli adı altında ödemesi gereken bedelin tespiti ile fazla yapılan ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili dilekçesinde; yapılan işlemin, usul, yasa ve Yargıtay içtihatlarına uygun olduğunu belirterer davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile 2.101,82 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava donusu konuta ilk kez abone olunduğu, ilk kez abone olan kişiden kanal katılım ve şebeke hisse bedeli istenmesinde yasaya bir aykırılık bulunmadığı, davalı idarenin konutun bulunduğu bölgeye alt yapı hizmetlerini götürdüğü; bu nedenle davacının kanal katılım ve şebeke hisse bedelinden sorumlu olduğu, mahkemece de doğru olarak tespit edilmiş bulunmaktadır. Ne var ki, davacının kanal katılım ve şebeke hisse bedeliyle ilgili sorumlu olduğu miktarın belirlenmesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Zira, bilirkişi hesaplamasında; T(Metre Tül Maliyeti), 45,75 TL olarak gösterilmiştir. Bu miktarın, ilk inşaat ruhsatı alınırken 26.07.2001 tarihindeki keşif özetinde belirlenen metre tül maliyeti olduğu anlaşılmaktadır. Oysa, aradan uzun bir zaman geçtikten sonra inşaat tamamlanmış ve davacı bireysel abonelik başvurusunda bulunup, 16.07.2013 tarihinde iş bu davayı açmıştır. Bu durumda, metre tül maliyeti abonelik başvuru tarihindeki Bayındırlık ve İskan Bakanlığı birim değerleri esas alınmak suretiyle, güncelleştirilerek saptanması gerekir.Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu kanal katılım payı ve şebeke hisse bedelinin, abonelik başvuru tarihinde yürürlükte bulunan tarife hükümleri ve yukarıda anılan hususlar dikkate alınarak belirlenmesi için yeniden bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme sonucu, yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak kurulan hükümde isabet görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ; Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HUMK'nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.