Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11873 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7074 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : KONYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/12/2013NUMARASI : 2012/479-2013/842Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalılar vekili Av.O. D.geldi. Davacı vekili Av.A. O.geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili olan davacının davalıların murisi ile 27.10.2005 tarihinde yaptığı harici satış sözleşmesi ile 2 adet hisseli taşınmazı 18.000.00.TL bedelle satın aldığını, iştirak halinde mülkiyetten müşterek mülkiyete çevrildiğinde taşınmazların tapusunun verileceğinin bunun yapılmaması halinde ise hisselerin rayiç değerinin kendisine ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalıların murisin vefat etmesine rağmen tapuyu dava dışı üçüncü kişiye devrettiklerini ileri sürerek taşınmazların rayiç değerinin tespiti ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, cezai şart mahiyetinde olan taahhüdün geçersiz olduğu gerekçesi ile denkleştirici adalet ilkesi uygulanarak davanın kısmen kabulü ile 25.508.90.TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Verilen bu karar, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin 20.06.2012 tarih, 2012/7700 E. ve 2012/ 16171 K.sayılı kararı ve "Davacı ile davalıların murisi arasında düzenlenmiş bulunan 27.10.2005 tarihli sözleşme, tapulu taşınmaz mülkiyetinin devri yönünden geçersiz ise de, bu satış nedeniyle ödenen paranın iadesi yönünde vaki kararlaştırma geçerlidir. Tarafların tapu verilmediği takdirde satış bedeli olarak ödenen paranın rayiç bedel olarak iade edileceği konusunda anlaştıklarına göre, taşınmazın tapusunun devredilmeyeceğinin kesinleştiği tarihte satışa konu taşınmazların rayiç değerinin uzman bilirkişi veya bilirkişiler marifetiyle tespit edilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaplama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.Taraflar arasındaki 27.10.2005 tarihli harici satış sözleşmesinin 6.maddesi gereğince tapunun devredilmesinin teminatı olarak davalıların murisi Mevlüt Elmas tarafından davacı alıcıya verilen 27.10.2005 tanzim tarihli bono, davacı tarafından davalılara iade edilmedikçe davacının sözleşme gereğince doğan zararının tahsili mümkün değildir. O halde, tapu devrinin teminatı olarak verilen bononun davacı tarafından davalılara iadesi sağlandıktan sonra ödenen bedelin sözleşmede kararlaştırılan usulde tahsiline karar verilmesi gerekirken mahkemece bu husus gözardı edilerek hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesi ile bozularak mahkemesine iade edilmiştir.Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin bu bozma kararından sonra, davacı, davalılar aleyhine ilk davada saklı tuttukları miktarın tahsili amacı ile ek dava açmışlar, mahkemece bu iki davanın birleştirilmesine karar verilerek, yargılamaya devam olunmuştur.Mahkemece; yapılan yargılama neticesinde, "Taşınmazın tapusunun devredilemeyeceğinin kesinleştiği tarih bu nedenle mahkememizce bilirkişiye hesaplattırılmıştır. Mahkememizin 2013/294 Esas sayılı davası da aynı taraflar arasında açılan aynı konuya ilişkin ek dava niteliğindedir. Mahallinde keşif yapılmış ve paranın iade edilmesi gerektiği tarihte taşınmazın rayiç değeri bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Ne var ki; 14/04/2007 tarihi itibariyle taşınmazın rayiç değerinin belirlenmesi gerekeceğinden ve bu tarihte ki taşınmaz rayiç değeri de 4.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/83 Esas-2010/244 Karar sayılı dosyasında belirlenmiş olduğundan ve belirlenen bu değerde davanın kesinleşmesi nedeniyle taraflar adına kesin delil niteliğine dönüştüğünden bu dosyada ki bedel olan miktar kabul edilmiştir. Bunun sonucunda gerek esas davada gerekse birleşen davada taşınmazın rayiç değerinin davacıya iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır." gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dava konusu uyuşmazlık, harici ve geçersiz satış sözleşmesinden kaynaklanan ve davacı tarafından ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme esaslarına göre tahsili talebine ilişkindir.Yargıtay ilgili dairesinin bozma kararında da belirtildiği üzere, taşınmazın tapusunun davacıya devredilmesinin imkansız olduğu tarih itibariyle taşınmazın rayiç değerinin hesap edilmesi gerekmekte olup, bu tarih de, taşınmazın 3.kişiye satıldığı tarih olan 17.04.2007 tarihidir.Dosyanın incelenmesinden; davalıların murisinin dava dışı M. Ö.'a taşınmazın satışı için vekalet verdiği, vekil Mümtaz'ın bu vekalete dayanarak taşınmazı 3.kişiye devrettiği, satış bedelini aldığı iddiası ile davalılar tarafından vekil aleyhine alacak davası açıldığı, bu davanın kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Mahkemenin, taşınmazın rayiç değerini hesap ederken, bu davadaki bilirkişi raporunu esas aldığı ve bu rapordaki rayiç bedel üzerinden karar verdiği görülmüştür.Davacının taraf olmadığı bir davada verilen bilirkişi raporunun davacının açtığı bu dava açısından kesin delil niteliği taşıması mümkün değildir.Öyle ise mahkemece, dava konusu taşınmazın davacıya devrinin imkansız olduğu tarih olan 17.04.2007 tarihi itibariyle, dava konusu taşınmazın rayiç değerinin bilirkişi vasıtası ile tespit edilerek, yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir. Kabule göre ise, davalı taraf, beyanında davacı tarafın ilk kararın verilmesinden sonra bir kısım bedelin icra yolu ile kendilerinden tahsil ettiğini ifade etmişlerdir.Bu durumda mahkemece; ilgili icra dosyasındaki ödemeler de dikkate alınarak sonucu dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen taraflar için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100'er TL vekalet ücretinin yek diğerinden alınıp yek diğerine verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.