Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11872 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 6649 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ : EDREMİT 2. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİTARİHİ : 12/02/2015NUMARASI : 2014/736-2015/73Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili, dava dilekçesinde; elektrik aboneliği müvekkili adına kayıtlı daireyi tahliye ettikten sonra, kaçak elektrik kullanıldığı belirtilerek davalı tarafından kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, müvekkili tarafından kaçak elektrik kullanılmadığını ileri sürerek, müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde; kaçak elektrik kullanımına ilişkin tutanağın aksi ispatlanana kadar geçerli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, yapılan yargılama sonunda mahkememizden verilen hükmün temyizi üzerine Dairemizin 11/09/2014 tarih ve 2014/4151-11732 E.K sayılı kararı ile; " Kısa karar ile gerekçeli kararın farklı olması " gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak; davacının tutanakta belirtilen adreste tutanak tarihinden önce ayrıldığından fiili kullanıcı olmadığı, bu nedenle davacı hakkında ceza davasında beraat kararı verildiği belirtilerek davanın kabulüne, davacının davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.Elektriği fiilen kullanan kişinin haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak bu sorumluluk davacı olan abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmamaktadır. Fiilen elektrik kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğunun bulunduğu, bu durumda kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu oldukları belirgin olmasına göre alacaklının alacağını sorumluların tamamından isteyebileceği gibi bunlardan biri veya birkaçından da isteyebileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda, aboneliğini iptal ettirmeyen ve kullanıma sebebiyet veren abone olan davacının sözleşme nedeni ile sorumlu bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler HGK 27.04.2011 tarih ve 2011/19-104 E.-239 K.sayılı kararında da benimsenmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, öncelikle dosyanın uzman bilirkişiye verilerek, bilirkişiden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği alacak miktarının hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yersiz gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.