Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11834 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 4801 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : SAKARYA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2014NUMARASI : 2014/323-2014/751Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın tazminat yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı M.... İnşaat Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığının Serdivanda bulunan hizmet binasının karşısındaki arsa üzerinde enkaz ve hurda ayrımı işi yapan davalı şirkete ait kepçenin 12/08/2012 günü hizmet binasına elektrik taşıyan enerji nakil hattının iki ayrı noktadan kopmasına sebep olduğunu, enerji nakil hattının müvekkili ile aralarında anlaşma bulunan 3.kişi N... D... tarafından onarıldığını, aynı gün S... yetkililerinin nezaretinde ana trafodan binaya enerji verildiğini, elektrik kesintisi nedeniyle hizmet binasında bulunan jeneratörün olayın meydana geldiği andan elektrik enerjisinin verildiği ana kadar aralıksız çalışarak 452 litre mazot tükettiğini, yine 25/08/2012 günü davalının kepçe operatörünün enerji nakil hattını koparması nedeniyle meydana gelen elektrik kesintisi sonucunda jeneratörün çalıştırılarak 250 litre mazot tüketimine neden olduğunu iddia ederek toplam 10.022,00 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kabulune ilişkin karar davalı M..... İnş. Taah. San Ve Tic. Ltd. Şti vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.06.2013 tarih, 2015-4801 Esas; 2015 -11834 Karar sayılı ilamıyla "...davalı Ltd. Şti'e Tebligat Kanunun ve Tüzüğüne uygun tebliğin sağlanması, taraf teşkili sağlamak suretiyle davaya devam edilerek, tarafların tüm delilleri toplanıp hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm verilmesi gerekirken, davalı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak şekilde yokluğunda yargılama yapılarak hüküm edilmiş olmasından dolayı bozma konusu yapılarak yargılama dosyası yerel mahkemeye iade edilmiştir.Sözkonusu bozma ilamı üzerine dosyanın gönderildiği yerel mahkemece; 20.05.2014 günlü celsede; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı M....İnş. Taah. San.ve Tic. Ltd. Şti vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.HMK 266.maddesi hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.HMK.nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştırZarar; kişinin isteği dışında gerek malvarlığında ve gerekse kişi varlığında meydana getirilen bir eksilmedir. Miktarı ise malvarlığında hukuka aykırı tecavüzün meydana gelmeden önceki ve sonraki durumları arasındaki fark olarak tanımlanabilir.Malvarlığındaki eksilmenin saptanması için zarar bırakıcı eylemden sonra meydana gelen durum ile bu davranış yapılmasa idi gösterecek olduğu durumun karşılaştırılması gerekir.Zararın varlığı ile tutarının belirlenmesi tazminatın saptanmasından önceki bir evredir ve onun dayanağını oluşturur.Tazminat miktarı hiçbir zaman meydana gelen gerçek zarar tutarını aşmamalıdır. Zarar gören oluşan zararın üstünde bir yarar sağlayamaz.Haksız eylem sonucunda zarar görenin kurtulduğu giderler ve harcamalar doğrudan doğruya ve kendiliğinden oluşan yarar niteliğinde olup tazminat hesabında dikkate alınmalıdır.Davacının zarar nedeniyle yapmadığı giderler(tasarruf edilen gider) olduğunda zarar tutarından indirilerek denkleştirme yapılır.Denkleştirme kuralı; zarar görenin hukuka aykırı davranış sayesinde zenginleşmemesi prensibine dayanır. Yani zarar tutarından yararlar(tasarruf edilen giderler) düşürülmelidir. Bu indirimin tazminat tutarından değil netleştirilmemiş(gayri safi) zarar tutarından yapılmalıdır.Somut olayda ise; enerji nakil hattındaki kopma nedeni ile meydana gelen bu elektrik kesintisinin telafisi için çalıştırılan jenaratörün tükettiği mazot miktarınca harcama yapılmış ise de, jeneratörün bu sırada ürettiği elektrik enerjisi miktarınca elektrik enerjisi bedeli ödemekten(tasarruf edilmiş) kurtulunmuştur. Bu nedenle davacının jeneratör kullanımı suretiyle tasarruf ettiği ve elektrik kesintisi olmasa idi ödemek zorunda kalacak olduğu elektrik enerjisi bedelinin harcanan toplam mazot bedelinden düşürülmesi gerekirken; hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda bu yönde bir değerlendirme yapılmamış; tasarruf edilen elektrik enerjisi bedelinin mazot bedelinden tenkis etmeksizin davacının uğradığı zarar miktarının tayin ve tespiti cihetine giden bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan olgular dikkate alınarak,dosyanın ekrapor tanzimi amacıyla bilirkişiye tevdii ve daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yanılgılı değerlendirme sonucu hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.