Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11828 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16085 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/04/2014NUMARASI : 2010/263-2014/264Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalının 149.519,20 TL’lik normal kullanım ve kaçak elektrik borcunu ödememesi nedeniyle; aleyhine Şanlıurfa 3.İcra Müdürlüğünün 2009/6799 esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının borca ve faize ve yetkiye itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, davalının takibe itirazının iptali ile takibin devamı ile davalının %40 oranında icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece bilirkişilerden 03/12/2011 ve 03/02/2014 tarihlerinde rapor alınmış, 03/12/2011 tarihli raporda davalının borcunun 46.582,42 TL, 03/12/2014 tarihli raporda 49.927,02 TL olduğu bildirilmiş, mahkemece ikinci bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur.6100 sayılı HMK’nun 281. maddesinde; tarafların bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri, mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.Hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporu ile birinci bilirkişi raporu arasında miktar itibarıyla çelişki vardır.Ayrıca; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hesaplamaya, kayıp-kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti (psh) bedellerinin ilave edilip edilmediği hususlarında bir açıklık yoktur. Davalı vekilinin temyiz dilekçesindeki “heyetçe re’sen tespit edilecek bozma nedenlerinin de nazara alınması gerektiği” yönündeki temyiz istemi gözetildiğinde; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmeti (psh) bedellerinin de, davalı idarenin tahakkuk bedeline ilave edilip edilmeyeceği ayrı bir uyuşmazlık konusudur.Bu cümleden olarak; Dairenin 201/10/2014 tarih, 2014/7090 Esas, 2014/13588 Karar, 03/11/2014 tarih, 2014/7083 Esas, 2014/14256 Karar, sayılı ve diğer kararlarına göre;Elektrik dağıtım şirketlerinin EPDK Kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan abonelerin faturalarına yansıtarak aldıkları, kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti, iletim ve dağıtım bedellerinin elektrik enerjisi kullananlara (sanayî, ticarî ve mesken abonelerine) aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirdiğini, oysaki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 73. maddesi gereğince; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, nitekim elektrik faturalarına yansıtılan %2 TRT payının da kanunla getirildiği ve kanunun verdiği açık ve şeffaf yetkiye dayanarak tahsil edilmekte olduğu, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları çerçevesinde getirilen ve EPDK Kurul kararları ve tebliğleri gereğince alınan; kayıp-kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı, ayrıca Elektrik Piyasası Kanunun düşük maliyetli enerji temini ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasası oluşturulması ilkelerine uygun düşmediği,Gerekçeleriyle; kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti, iletim sistemi kullanım, dağıtım ve sayaç okuma bedellerini, dağıtım şirketlerinin, elektrik abonelerin faturalarına yansıtılamayacağına karar verilmiştir.Ayrıca; kayıp-kaçak bedeli hakkında verilen ve Dairece de benimsenen HGK'nun 21/05/2014 gün ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında da; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı, öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı, gerekçeleriyle; kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 21/05/2014 gün ve 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararı ile (HGK’nun 17/12/2014 tarih, 2014/7-1884 Esas, 2014/1045 Karar sayılı ilâmı ile “Karar Düzeltme” yasa yolundanda geçen); elektrik abonelerinden, kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı içtihadında bulunmuştur. Dairemiz de; Genel Kurul kararındaki ilkeleri de benimseyerek, aboneli kullanımlarda olduğu gibi kaçak elektrik kullanımlarında da; kayıp-kaçak, perakende satış hizmeti (psh), iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedellerinin de dağıtım şirketleri tarafından elektrik abonelerinden alınamayacağına karar vermiştir.Hâl böyle olunca; (bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin de giderilmesi açısından) mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetilerek, dosyanın aralarında uzman elektrik mühendislerinin de bulunduğu üç kişilik bilirkişi heyetine verilmesi, dava konusu elektrik bedeline kayıp-kaçak, dağıtım, iletim ve perakende satış hizmeti bedelleri dahil edilmeden; yönetmelik ve bilimsel verilere uygun, Yargıtay ve taraf denetimine açık rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik ve çelişkili bilirkişi raporu hükme dayanak yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.