Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11813 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4914 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/11/2013NUMARASI : 2013/71-2013/541Taraflar arasında görülen taşıt satışından kaynaklanan alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin babası S.S.'in 09/03/1999 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilinin kız evlat olması nedeniyle babasının mal varlığından haberdar edilmediğini, murisin oğlu olan davalı N. tarafından murisin gelirinin ve taşınmazlarının kontrol edildiğini; müveklinin babasına ait yerlerin davalılar tarafından muvazaalı olarak kendi adlarına devir alındığını murisin ölümünden çok sonra öğrendiğini, bu yerlerle ilgili olarak davalıların uzlaşma yapacaklarını belirterek bu zamana kadar müvekkilini oyaladıklarını, müvekkilinin murise ait B.M. Köyü, M. A.Mevkiinde kain 8 .. ...Parsel sayılı, 4920 m² miktarlı arsanın 23/11/1976 yılında 3170/4920 hissesinin davalı N.'ye muvazaalı olarak devredildiğini ve daha sonra ise kalan 1750/4920 hissenin ise diğer davalı ve murisin gelini N.'ye 22/08/1985 tarihinde muvazaalı olarak devredildiğini öğrendiğini, tapu sicilinde yapılan incelemede iki devrinde tapu sicilinde satış olarak gözüktüğünü tespit ettiklerini, murisin gerçekte bağış olarak yaptığı işlemlerin tapu sicilinde satış olarak gösterildiğini, bu nedenle yapılan işlemin muvazaalı olduğunu, yine tapu sicilinde yapılan incelemede dava konusu taşınmazın 2002 yılında dava dışı 3. kişiye satış yoluyla devir edildiğini öğrendiğini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalıların muvazaalı olarak edinerek sattıkları murise ait taşınmaz nedeniyle müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazmini için şimdilik 100.000 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın 3.kişiye satıldığı tarihin 1996 yılı olduğunu, dolayısıyla üzerinden 17 yıl geçtiğini belirterek öncelikle zamanaşımı yönünden davanın reddini talep etmiş, esasa ilişkin olarak da yapılan satış işleminin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.Mahkemece; iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek; Borçlar Kanunun 82. maddesinde yer alan "Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak 2 yılın ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar." hükmü uyarınca dava konusu olayda 2 ve 10 yıllık sürelerin geçtiği tespit edildiğinden ve davalılar vekilinin zamanaşımı itirazı yerinde görüldüğünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; muris muvazaası, sahtecilik, vekaletin kötüye kullanılması iddiasına dayalı davalar, herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabilir yine miras payı hakkına dayalı muvazaalı işlemler için açılacak davalarda mirasçılar arasında zamanaşımı işlemez. Hal böyle olunca, taraflarca gösterilen delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek davanın esası yönünden bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.