MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 1. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİTARİHİ : 24/06/2014NUMARASI : 2013/47-2014/376Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin S... İlçesi Y... köyünde bulunan .... nolu elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafça müvekkiline ait abone ile ilgili olarak 29.06.2007 tarihinde bir tutanak tutulduğunu ve bu tutanakta dijital sayaç ekranı okunmadığından sayacın değiştirilmesi gerektiğinin belirtildiğini tutulan bu tutanaktan sonra müvekkilinin sayacını hemen değiştirdiğini ve 08.10.2010 tarihinde davalı kurum okuma elemanlarınca mevcut sayaç ile kütükte kayıtlı sayacın bilgilerinin farklı olduğu gerekçesiyle sayaç inceleme, mühürleme ve tespit tutanağı tutulduğunu ve tutulan bu tutanak gereğinin ifası nedeniyle davalı kuruma gönderildiğini ve bu konuda işlem yapılmasının gerektiğinin belirtildiğini, davalı kurum elemanlarınca 08.10.2010 tarihli tutanağa dayanılarak müvekkilinin sayacının sökülerek yerine yeni bir sayaç taktıklarını bu aşamada müvekkilinin alınan ikinci sayacının sayaç ayar istasyonuna gönderildiğini, ölçüler ve ayar şube müdürlüğünce yapılan inceleme sonucu her iki sayaçta da kaçak, anormal ve yasadışı müdahalenin tespit edilemediğini, tüm bu aşamalardan sonra müvekkiline 2012/3 dönem elektrik borcu olarak 51.425,10TL. tahakkuk ettirildiğini, müvekkilinin buna ilişkin itirazının reddedildiğini, davalı şirketin bu şekilde haksız bir talepte bulunduğunu, dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığını, bu nedenlerle müvekkilinin 2012/3 dönem faturası nedeniyle 51.425,10TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gereklidir. Somut uyuşmazlıkta ise, davacı ile davalı arasında mesleki amaçlı tarımsal sulama aboneliği sözleşmesi bulunduğundan davalı tüketici tanımına uymadığı gibi, olayda 4077 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması da mümkün değildir. Bu duruma göre, uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevi içerisindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Hal böyle olunca, mahkemece; davaya genel mahkeme sıfatıyla bakılması gerekirken, tüketici mahkemesi sıfatıyla hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.