MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 6. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 16/04/2014NUMARASI : 2014/295-2014/341Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, dava dilekçesinin görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne ancak HUMKnun 438/2 maddesi gereğince mahkemece verilen karar görevsizlik kararı olduğundan duruşma talebinin reddine karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; tarafların 10 yıl evli kaldığını ve tüm harcamaları müvekkilinin karşıladığını, müvekkilinin, tarafların evlilikleri başından sona erdiği 15.04.2004 tarihine kadar aile bütçesine iştirak ve edinilmiş mallara katılma alacağı olduğunu, davacıya yenisi alındığı için kişisel mallarının bedelinin ödenmesi gerektiğini, müvekkiline ait ancak davalı tarafından babası evine götürülen ve daha sonra çalındığı beyan edilen Vizör marka tabancanın iadesi ya da bedelinin verilmesini, tamamı davalıda kalan ziynet eşyalarının yarısının davacıya verilmesini, boşanma tarihinden sonra davacının ek kredi kartını kullanarak yaptığı harcamaları iade etmesi gerektiğini, davalının kullanımında olan davacıya ait ev ve cep telefonlarından oluşan davacı zararının tazmin edilmesini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 100.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davanın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlanması gerektiği gerekçesiyle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyize konu dava, 25.12.2008 tarihinde Bakırköy 2. Aile Mahkemesi'nin 2008/805 E. sayılı dosyasında açılmış, mahkemenin 05.03.2009 tarihli kararı ile davalı tarafından daha önce Bakırköy 6. Aile Mahkemesi'nin 2007/395 esasında kayıtlı katkı payı alacağı davası ile birleştirilmesine karar verilmiş, Bakırköy 6. Aile Mahkemesi'nin 07.06.2011 tarih ve 2007/395 E. 2011/488 K. sayılı ilamı ile asıl ve birleşen davaların reddine dair kurulan hüküm, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.11.2011 tarih ve 2011/5644-6409 E.K. sayılı ilamı ile bozulması üzerine, bozmaya uyularak yapılan yargılamada mahkemece 20.03.2014 tarih ve 2012/123 E. 2014/218 K. sayılı karar ile temyize konu talepler hakkındaki davanın tefrikine karar verilmiştir.Aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerine dair kanunun 4.maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 2.kitabı ile (3 kısım hariç) 4722 sayılı Türk Medeni Kanunun yürürlüğü ve uygulanış şekli hakkında kanun kapsamındaki aile hukukundan doğan dava ve işler aile mahkemesinde görülür.Usul kuralları (görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hata) kamu düzeni ile doğrudan bağlantılı olup, taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşturmamaktadır. Bu nedenle, görev hususunun mahkemenin her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) nazara alınması gerekir. (HGK. nun 29.3.1995 gün ve 1994/14 – 855 E, 1995/242 K. sayılı ilamı; Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001 Baskı, Cilt 5, sayfa 4786-4791 vd.)Somut olayda, davacı taleplerinden bir kısmının genel mahkemelerde görüleceği, Yargıtay 8. Hukuk Dairesininin yukarıda anılan bozma ilamında da açık bir şekilde belirtilmiştir. Sözkonusu bozma ilamına uyan mahkemece yapılan yargılamada, iş bu dava davacısının katkı ve katılma talepleri incelenerek reddedilmiş, ancak eldeki davadaki taleplerin tefrikine karar verildikten sonra, temyize konu dava dosyasında mahkemece, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.Eldeki davada birden fazla talep bulunmakta olup, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davacının söz konusu taleplerinden, ziynet eşyası ve kişisel mala ilişkin taleplerininin açık bir biçimde Aile Mahkemesinin görevine girdiğinin anlaşılması karşısında, mahkemece bu husus değerlendirilmeden, davacının tüm talepleri hakkında yazılı şekilde görevsizlik karar verilmesi doğru görülmemiştir.Buna göre, mahkemece, eksik inceleme,araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ;Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.