Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11771 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16663 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : GAZİANTEP 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/10/2012NUMARASI : 2009/370-2012/718Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin işyerine ait ... nolu aboneye 13/03/2009 tarihli kaçak tutanağı düzenlendiğini, işyerinde yapılan tespitte kaçak ve usulsüz elektrik kullanımının tespit edilmediğini, İl Sanayi Ticaret Müdürlüğünün raporu gereğince aktif sayaç üzerindeki Sanayi ve Ticaret Bakanlığının mühürlerinin sahte olduğunun rapor edildiğini, müvekkilinin sahte mühür yapmasının mümkün olmadığını ve kaçak kullanımının söz konusu olmadığını belirterek 578,30 TL kaçak elektrik kullanım cezası ve 6.636,40 TL kıyas ek tahakkuk faturası olmak üzere toplam 7.214,70 TL tahakkuk edilen faturalardan borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili dilekçesinde; davaya konu borcun müvekkili kurum çalışanlarının rutin kontrolleri sırasında sayacın tüketiminden şüphelenmeleri üzerine ilgili iç mevzuat uygulamaları ve alınan raporlar doğrultusunda, yasaya ve uygulamaya uygun işlem yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulüne ve davacının davalı kuruma 7.214,70 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.6100 Sayılı HMK 204/2.maddesinde, yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgelerin, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılacağı açıklanmıştır.Somut olaya gelince, dava konusu kaçak tespit tutanağı incelendiğinde; 06.03.2009 tarihli İl Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü raporuna istinaden, Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ait mühürlerin sahte olduğunun tespit edilmesi sonucu tutanağın tanzim edildiği, İl Sanayi ve Ticaret Müdürlüğünün 06.03.2009 tarihpli raporu incelendiğinde, aktif ve reaktif elektrik sayaçları üzerinde yapılan incelemede aktif sayaç üzerindeki Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na ait mühürlerin sahte, reaktif saşaç üzerindeki mühürlerin sağlam olduğunun belirtildiği görülmüştür.Dava konusu kaçak elektrik tespit tutanağı tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13/a maddesinde; "Gerçek veya tüzel kişilerin;dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir" hükmü yer almaktadır.Kaçak tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. Davacı tutanağın aksini ispat edememiştir.Dosya kapsamından; davacıya ait abonelikte kullanılan aktif sayaç üzerindeki Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na ait mühürlerin sahte olduğunun sabit olması ve bunun yukarıda anıldığı üzere tespit edilmesi karşısında, davacının kaçak tüketim yaptığının kabulü zorunlu olup, davacının kaçak elektrik kullanmadığı yönündeki beyanına itibar edilemez.Öyle ise mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, dava dosyasının önceki bilirkişiler dışında, yeniden konusunda uzman elektrik mühendisi bilirkişilerinden oluşturulacak bilirkişi heyetine verilerek, davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği kaçak bedeli hakkında, tahakkuk tarihlerinde yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı ve açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu miktar belirlenmeli ve varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme, soruşturma ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.