Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11739 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 3068 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : NAZİLLİ 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 16/10/2014NUMARASI : 2014/10-2014/475Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 45 yıllık evli olduklarını, ilk 3 yıldan sonra davalıdan kaynaklı şiddetli geçimsizlik başladığını, davalının evin geçimi ile ilgilenmediğini, 7 yıl önce davacının böbrek yetmezliği nedeniyle rahatsızlandığında davalının tedavi için gerekli ilgi ve özeni göstermediğini, çocuklarının tedavi ettirdiğini, daha sonra davalının davacının evde kalmasını istemediğini, bunun üzerine davacının çocuklarının yanına sığındığını, çocuklarının yanında bir süre kaldıktan sonra eve döndüğünde davalının seni istemiyorum, seni sevmiyorum diyerek davacıyı evden kovduğunu belirterek aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; evine baktığını, davacının tedavisiyle ilgilendiğini, kendisinin ameliyat olduğunda davacının kendisine bakmadığını, evi terk edip gittiğini, iki yıl önce işten ayrıldığını, çalışmadığını, 250,00 TL tedir nafakasını kabul ettiğini savunarak kabulü doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece; davacının ayrı yaşamakta ve ortak konuta dönmemekte haklı olduğunu ileri sürdüğü deliller ile kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.TMK.nun 197. maddesi uyarınca, ayrı yaşamda haklı olan eş diğerinden tedbir nafakası talebinde bulunabilir. Tedbir nafakasının niteliği ve yasal düzenleme gereği karı-koca birliğin giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.(TMK.md.186/son).4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.Aynı Yasanın 197.maddesine göre de; "eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır."Buna göre davacının ayrı yaşamada, haklı olup olmadığının araştırılması ve “ayrı yaşamada haklılık” olgusunun kanıtlanması gerekir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının ayrı yaşamada haklı olduğu kanıtlanmadığından davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. HMK. 308/1 maddesinde; “kabul, davacının talep sonucuna davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir” 309/2. maddesine “feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatıne bağlı değildir.”, 311 maddesinde; “feragat ve kabul kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur...” düzenlemesi bulunmaktadır.Somut olayda; davalı E.. F.. tarafından dosyaya ibraz edilen 13/01/2014 havale tarihli cevap dilekçesinde ve 11/03/2014 tarihli 1. celsedeki imzalı beyanında davacıya 250,00 TL tedbir nafakası ödemeyi kabul ettiğini bildirmiştir. Davalının kısmen kabul beyanı ile dava konusu uyuşmazlık kısmen sona erdiğinden, davalının cevap dilekçesinde ve duruşmadaki beyanında belirttiği kabul beyanı hususunda HMK 308 ve devamı maddeleri uyarınca kabul edilen nafaka miktarına ilişkin hüküm kurulması gerekirken, kabul beyanı yönünden de inceleme ve değerlendirme yapılmadan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.