MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 2. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2014NUMARASI : 2014/430-2014/892Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde, davacının davalının kızı olduğunu, davacının D... Üniversitesi E.. M... Bölümü .... sınıf öğrencisi olduğunu, davalının yaklaşık dört aydır davacının telefonlarına dahi çıkmadığını ve maddi yardımda bulunmadığını, davalının emekli olduğunu ayrıca sanayi çarşısında iş yeri olduğunu ileri sürerek, davacı yararına aylık 1.500 TL nafaka ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; sanayide bulunan dükkanının iflas durumda olduğunu, 1,5 yıldır annesinin yanında kaldığını ve ihtiyaçlarını onun imkanlarıyla karşıladığını, eşi ve çocuklarının davalıya ait evde oturduklarını, sadece 907 TL emekli maaşının olduğunu, adına kayıtlı 17.000 TL değerinde aracının olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren aylık 250 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, yardım nafakası talebine ilişkindir.TMK.'nun 328/1.maddesinde; "çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler",TMK.'nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür",TMK.'nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemeleri yer almaktadır.Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.'nun 4. Maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. Somut olayda; davacının D... Üniversitesi E...M...Bölümü (ikinci öğrenim) öğrencisi olduğu, başka bir şehirde öğrenci yurdunda kaldığı, yurt ücreti olarak aylık 600 TL ödediği; davalının ise emekli olduğu, emekli maaşının aylık 1.030,69 TL olduğu ve aynı zamanda sanayide demir profil, kaynak, pres, sac işleri üzerine çalışan Ş...Makine isimli işyerinin sahibi olduğu, adına kayıtlı iki aracın, bir dükkanın ve bir dairenin bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle davacının annesinin gelir durumunun gerektiği gibi araştırılması daha sonra eğitim ve sosyal durumu da dikkate alınarak ihtiyaçları doğrultusunda davacının geçinmesi için gerekli ve nafaka yükümlüsü olan davalı babanın tesbit edilen gelir durumuna uygun olarak ve annenin katkısıda gözetilerek daha yüksek miktarda nafaka takdir edilmesi gerekirken, yazılı şekilde düşük miktarda nafaka takdir edilmiş olması, doğru görülmemiş olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.