Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11691 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7942 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİTaraflar arasında görülen menfi tespit-istirdat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı tarafa 25.066,00 TL borçlu olmadığının tespitini talep etmiş; 26.09.2012 tarihli dilekçe ile; müvekkilinin borcu ödemek zorunda kaldığını bildirerek 24.096,00 TL'nin davalıdan istirdadına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının atık su abonesi olduğunu, takibe konu alacağa uygulanan faizin oranının İzsu Yönetmeliği'nin 32.maddesi hükmüne göre hesaplandığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya dava tarihi itibariyle 3.217,85 TL asıl alacak ve 5,63 TL işlemiş faiz borcu bulunduğunun tespitine, asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Dava; atık su abonesinin davalı kuruma karşı açtığı menfi tespit istemine ilişkin olup, talep yargılama sırasında istirdat istemine dönüşmüştür. Bir hukuki ilişkinin mevcut olduğunun tespiti için açılan davaya, müspet (olumlu) tespit davası denir. Bu dava, davacının varlığını iddia ettiği hukuki ilişkinin, davalı tarafından inkar edilmesi halinde açılır. Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya ise, menfi (olumsuz) tespit davası denilir. Somut olayda; davacı taraf davalıya borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir. Bu bağlamda açılan davanın; menfi tespit davası niteliğinde olduğu açık olmasına rağmen mahkemece; müspet tespit davası açılmış gibi hüküm kurulmuş ve davacının davalıya dava tarihi itibariyle 3.217,85 TL asıl alacak, 5,63 TL işlemiş faiz borcu bulunduğunun tespitine karar verilmiştir. Mahkeme kararında nelerin yazılacağının düzenlendiği HMK'nın 297. maddesinde (HUMK 388 m.); hüküm fıkrasında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Ancak bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılabilir. Hal böyle olunca, dava menfi tespit davası olmasına rağmen, mahkemece, yukarıda belirtilen ilke gözardı edilerek, yanılgılı ve yazılı şekilde müspet tespit davası hükmü kurulması, usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesi gerekli görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 08.07.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.